JoKeR
Active member
Doç. Dr. Gökhan Özdemir, 40 hastada uyguladığı “M3 tıkanıklıkları için endovasküler tedavi” çalışmasının neticeleriyla ilgili, geçen yıl Ekim ayında düzenlenen Dünya İnme Kongresi’nde sunum yaptı.
Doç. Dr. Özdemir, nöroloji kliniğinde yatan hastaların büyük çoğunluğunun felç niçiniyle tedavi gördüğünü söylemiş oldu.
Hastaların büyük çoğunluğunun damar tıkanıklığına bağlı inme geçirdiğini anlatan Özdemir, “Bu hastalarda birinci birkaç saat ortasında, ilgili inme merkezlerine ulaşıldığında vefat ve sakat kalma oranları düşmektedir. Bu hastalar felçten kurtarılabilmektedir.” dedi.
Özdemir, beynin ulaşılması daha güç, ileri bölgelerinde ve ince damarlardaki tıkanıklara müdahale edilemediğini, bu durumlarda ilaç tedavisi uygulandığını belirtti.
Kendisinin, daha ince damarlara müdahale ettiğini anlatan Özdemir, “Bu hastalarım ayaktan taburcu edildi. Bu hastalara müdahaleyle tüm damarlarını açabildik. Takiplerinde de rastgele bir kasvet yaşamadık. Bu hastalara da müdahale edilebileceğini ve müdahale edilmesi gerektiğini, literatürde tanımlamış olduk.” tabirlerini kullandı.
Hastaların felç tablosuyla hastaneye getirildiğini, beyin MR ve tomografilerinde görülen damar tıkanıklıkları için anjiyo sürecine başladıklarını söz eden Özdemir, daha ince damarlar ve ulaşılması güç alanlara yaptığı anjiyoyu, şöyle anlattı:
“Kullandığımız materyaller başka gereçlere nazaran daha ince, beyin dokusuna daha az ziyan verecek daha yumuşak gereçler kullanıyoruz. Genel olarak kullandığımız sistem tıpkı. Damar tıkanıklığı olan bölgeye anjiyoda kullandığımız kataterlerle ulaştıktan daha sonra o bölgede pıhtıyı alabilecek özel stentler kullanıyoruz. Bunlar kalıcı stentler değil, geriye çektiğimizde pıhtıyı da birlikteinde getiren ve damarda açıklığı sağlayan özel stentler kullanıyoruz. bir daha bu hastalarda direkt o damar içerisindeki pıhtının içine eritici ilaçlar vererek de bir daha bu damarları açabilmekteyiz.”
40 hasta ayaktan taburcu edildi
Özdemir, Dünya İnme Kongresi’nde bu formülle ilgili sunum yaptığını lisana getirerek, şu biçimde devam etti:
“Japonya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar geniş bir iştirak oldu. Beyni besleyen küçük damarlara müdahale ile ilgili canlı yayında sunum yaptık, ülkemizi temsil ettik. Bu bahisle ilgili geniş çerçeveli birinci yapılan yayın oldu. Daha evvel 1-2 yapmıştım dünyada fakat daha geniş çaplı bir çalışma şu ana kadar yapılmamıştı. bu türlü küçük damar tıkanıklıklarına müdahale ettiğim hasta sayısı 40’a yakın. Bu hastaları büyük bir damar tıkanıklığı olduğunu düşünerek anjiyoya aldık. Anjiyoya aldığımızda küçük damar tıkanıklığı olduğunu, beyni besleyen daha küçük damarların tıkalı olduğunu gördük ama beynin stratejik alanlarını besleyen damarlardı. Yani ağır bir felce sebep olabilecek, ağır bir konuşma bozukluğuna sebep olabilecek beynin o bölgelerini besleyen kritik küçük damarların tıkalı olduğunu tespit ettik ve onlara müdahalemizi yaptık ve sıhhatle taburcu ettik.”
Müdahale ettiği hastalardan vefat eden olmadığını vurgulayan Özdemir, “Sadece bir hastamızda yavaşça bir beyin kanaması oldu lakin o hastamızı da ayaktan taburcu ettik.”
Doç. Dr. Özdemir, nöroloji kliniğinde yatan hastaların büyük çoğunluğunun felç niçiniyle tedavi gördüğünü söylemiş oldu.
Hastaların büyük çoğunluğunun damar tıkanıklığına bağlı inme geçirdiğini anlatan Özdemir, “Bu hastalarda birinci birkaç saat ortasında, ilgili inme merkezlerine ulaşıldığında vefat ve sakat kalma oranları düşmektedir. Bu hastalar felçten kurtarılabilmektedir.” dedi.
Özdemir, beynin ulaşılması daha güç, ileri bölgelerinde ve ince damarlardaki tıkanıklara müdahale edilemediğini, bu durumlarda ilaç tedavisi uygulandığını belirtti.
Kendisinin, daha ince damarlara müdahale ettiğini anlatan Özdemir, “Bu hastalarım ayaktan taburcu edildi. Bu hastalara müdahaleyle tüm damarlarını açabildik. Takiplerinde de rastgele bir kasvet yaşamadık. Bu hastalara da müdahale edilebileceğini ve müdahale edilmesi gerektiğini, literatürde tanımlamış olduk.” tabirlerini kullandı.
Hastaların felç tablosuyla hastaneye getirildiğini, beyin MR ve tomografilerinde görülen damar tıkanıklıkları için anjiyo sürecine başladıklarını söz eden Özdemir, daha ince damarlar ve ulaşılması güç alanlara yaptığı anjiyoyu, şöyle anlattı:
“Kullandığımız materyaller başka gereçlere nazaran daha ince, beyin dokusuna daha az ziyan verecek daha yumuşak gereçler kullanıyoruz. Genel olarak kullandığımız sistem tıpkı. Damar tıkanıklığı olan bölgeye anjiyoda kullandığımız kataterlerle ulaştıktan daha sonra o bölgede pıhtıyı alabilecek özel stentler kullanıyoruz. Bunlar kalıcı stentler değil, geriye çektiğimizde pıhtıyı da birlikteinde getiren ve damarda açıklığı sağlayan özel stentler kullanıyoruz. bir daha bu hastalarda direkt o damar içerisindeki pıhtının içine eritici ilaçlar vererek de bir daha bu damarları açabilmekteyiz.”
40 hasta ayaktan taburcu edildi
Özdemir, Dünya İnme Kongresi’nde bu formülle ilgili sunum yaptığını lisana getirerek, şu biçimde devam etti:
“Japonya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar geniş bir iştirak oldu. Beyni besleyen küçük damarlara müdahale ile ilgili canlı yayında sunum yaptık, ülkemizi temsil ettik. Bu bahisle ilgili geniş çerçeveli birinci yapılan yayın oldu. Daha evvel 1-2 yapmıştım dünyada fakat daha geniş çaplı bir çalışma şu ana kadar yapılmamıştı. bu türlü küçük damar tıkanıklıklarına müdahale ettiğim hasta sayısı 40’a yakın. Bu hastaları büyük bir damar tıkanıklığı olduğunu düşünerek anjiyoya aldık. Anjiyoya aldığımızda küçük damar tıkanıklığı olduğunu, beyni besleyen daha küçük damarların tıkalı olduğunu gördük ama beynin stratejik alanlarını besleyen damarlardı. Yani ağır bir felce sebep olabilecek, ağır bir konuşma bozukluğuna sebep olabilecek beynin o bölgelerini besleyen kritik küçük damarların tıkalı olduğunu tespit ettik ve onlara müdahalemizi yaptık ve sıhhatle taburcu ettik.”
Müdahale ettiği hastalardan vefat eden olmadığını vurgulayan Özdemir, “Sadece bir hastamızda yavaşça bir beyin kanaması oldu lakin o hastamızı da ayaktan taburcu ettik.”