Uslu, başkanlık sistemine yurttaş takviyesinin birtakım araştırmalarda yüzde 30’lu düzeylere düştüğünü, ABD’de faizlerin artma beklentisinin Türkiye ve benzeri ülkeleri ekonomik açıdan hayli zorlayacağını kaydetti.
“Orada bir paradoksla karşı karşıya kalıyor Erdoğan”
Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in sorularını yanıtlayan Uslu, “Tayyip Erdoğan’ın bir erken seçim sonucu alabilecek durumda olup olmadığı ve olağan mühlet ortasında ekonomiyi düzeltme bahtı var mı?” sorusuna şöyleki karşılık verdi:
“Ben ikisine de ’hayır’ yanıtı veririm elimizdeki datalara bakarak değerlendirdiğimde, ki mütemadiyen bunu da yapıyoruz. Artık birincisi, iktisadın yapısal problemleri var. Sayın Cumhurbaşkanı, Berat Albayrak nazaranvden ayrıldıktan daha sonraki birinci küme toplantısında bir istikamet haritasından bahsetti. ‘Ekonomide aşikâr problemler var, bunun farkındayız, tahlil yollarını da biliyoruz’ demişti ve rasyonel iktisat yaklaşımlarının parametreleriyle bir yol haritası ortaya koydu: Yatırım itimat ortamını güzelleştireceğiz, ekonomiyi şeffaflaştıracağız, kurumları güçlendireceğiz. Yalnızca yapısal ıslahatlarla bu sorunu çözemeyiz, bunun için hukuk devletini güçlendirmemiz gerektiğinin de şuurundayız, yabancı yatırımcılara her türlü türel garantiyi vereceğiz. Ama ondan sonrasında bu reformlardan vazgeçti. Zira orada bir paradoksla karşı karşıya kalıyor Erdoğan. O yapısal ıslahatları yaptığında, bu sefer bu idare anlayışı içerisinde iktidarını sürdüremiyor. Ya güçsüz kurumların lakin kuvvetli başkanın olduğu bir modelle yöneteceksiniz ülkeyi, ya da temel performansın kurumlar üzerinden gerçekleştiği modelle yöneteceksiniz. Bu çelişkiyi aşamadık.
“2014’ten bu yana Türkiye daima küçülüyor, yoksullaşıyor”
bir süre daha sonra bu paradoksla karşı karşıya kaldı ve bildiğimiz modeli tercih etti. Tek başına önderin kuvvetli olduğu ve bütün gücü denetim ettiği idare modeli içerisinde bu ekonomik problemlerin çözülmesine imkân yok. O denli olunca, objektif tahlil yapan ekonomist Türkiye’nin bu problemleri kısa müddette aşabileceğini düşünmüyor. 2014’ten bu yana Türkiye daima küçülüyor, fakirleşiyor. Sorun sadece Türkiye’nin enflasyonu değil, bir de Amerika’nın enflasyonu var.
“Bu idare anlayışının toplumsal maliyetini, bedelini ödüyoruz” diyen Uslu, “Erdoğan’ın bu anlayıştan vazgeçeceğini zannetmiyorum. Zira kaybetmeyi göze aldım demektir” dedi.
“Erken seçim senaryosu benim için yok denecek kadar azaldı”
“Ben Türkiye’de anlık fırsatı kıymetlendirecek bir seçim olacağını öngörmüyorum. Görünen o ki kaideler her gün biraz daha berbata gidecek” diyen Uslu, şöyleki devam etti:
“Erken seçimin tek şartı var: O da artık şartların yönetilemez hale gelmesi ve iktidarın ülkeyi yönetemediğini, yönetemeyeceğini görüp, erken seçimi mecburî hissetmesi. Görünen o ki MHP de şu anki durumdan şikâyetçi değil, fazlaca açık dayanak veriyor. O denli olunca da ne siyasal faydacılık ne de ‘Biz ülkeyi berbat yönetiyoruz bu durumda daha fazla yol almamak lazım bu özelde erken seçime gitmek lazım’ formunda bir kanaat da oluşmadı, ortaklar içinde. O denli olunca erken seçim senaryosu benim için yok denecek kadar azaldı. İktisadın düzelme mümkünlüğü da hayli mümkün görünmüyor, zira pansuman önlemlerle gidermeye çalışıyoruz. Bütün partilere vaktinde seçim olacakmış üzere hazırlık yapmalarını öneririm.”
“Orada bir paradoksla karşı karşıya kalıyor Erdoğan”
Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in sorularını yanıtlayan Uslu, “Tayyip Erdoğan’ın bir erken seçim sonucu alabilecek durumda olup olmadığı ve olağan mühlet ortasında ekonomiyi düzeltme bahtı var mı?” sorusuna şöyleki karşılık verdi:
“Ben ikisine de ’hayır’ yanıtı veririm elimizdeki datalara bakarak değerlendirdiğimde, ki mütemadiyen bunu da yapıyoruz. Artık birincisi, iktisadın yapısal problemleri var. Sayın Cumhurbaşkanı, Berat Albayrak nazaranvden ayrıldıktan daha sonraki birinci küme toplantısında bir istikamet haritasından bahsetti. ‘Ekonomide aşikâr problemler var, bunun farkındayız, tahlil yollarını da biliyoruz’ demişti ve rasyonel iktisat yaklaşımlarının parametreleriyle bir yol haritası ortaya koydu: Yatırım itimat ortamını güzelleştireceğiz, ekonomiyi şeffaflaştıracağız, kurumları güçlendireceğiz. Yalnızca yapısal ıslahatlarla bu sorunu çözemeyiz, bunun için hukuk devletini güçlendirmemiz gerektiğinin de şuurundayız, yabancı yatırımcılara her türlü türel garantiyi vereceğiz. Ama ondan sonrasında bu reformlardan vazgeçti. Zira orada bir paradoksla karşı karşıya kalıyor Erdoğan. O yapısal ıslahatları yaptığında, bu sefer bu idare anlayışı içerisinde iktidarını sürdüremiyor. Ya güçsüz kurumların lakin kuvvetli başkanın olduğu bir modelle yöneteceksiniz ülkeyi, ya da temel performansın kurumlar üzerinden gerçekleştiği modelle yöneteceksiniz. Bu çelişkiyi aşamadık.
“2014’ten bu yana Türkiye daima küçülüyor, yoksullaşıyor”
bir süre daha sonra bu paradoksla karşı karşıya kaldı ve bildiğimiz modeli tercih etti. Tek başına önderin kuvvetli olduğu ve bütün gücü denetim ettiği idare modeli içerisinde bu ekonomik problemlerin çözülmesine imkân yok. O denli olunca, objektif tahlil yapan ekonomist Türkiye’nin bu problemleri kısa müddette aşabileceğini düşünmüyor. 2014’ten bu yana Türkiye daima küçülüyor, fakirleşiyor. Sorun sadece Türkiye’nin enflasyonu değil, bir de Amerika’nın enflasyonu var.
“Bu idare anlayışının toplumsal maliyetini, bedelini ödüyoruz” diyen Uslu, “Erdoğan’ın bu anlayıştan vazgeçeceğini zannetmiyorum. Zira kaybetmeyi göze aldım demektir” dedi.
“Erken seçim senaryosu benim için yok denecek kadar azaldı”
“Ben Türkiye’de anlık fırsatı kıymetlendirecek bir seçim olacağını öngörmüyorum. Görünen o ki kaideler her gün biraz daha berbata gidecek” diyen Uslu, şöyleki devam etti:
“Erken seçimin tek şartı var: O da artık şartların yönetilemez hale gelmesi ve iktidarın ülkeyi yönetemediğini, yönetemeyeceğini görüp, erken seçimi mecburî hissetmesi. Görünen o ki MHP de şu anki durumdan şikâyetçi değil, fazlaca açık dayanak veriyor. O denli olunca da ne siyasal faydacılık ne de ‘Biz ülkeyi berbat yönetiyoruz bu durumda daha fazla yol almamak lazım bu özelde erken seçime gitmek lazım’ formunda bir kanaat da oluşmadı, ortaklar içinde. O denli olunca erken seçim senaryosu benim için yok denecek kadar azaldı. İktisadın düzelme mümkünlüğü da hayli mümkün görünmüyor, zira pansuman önlemlerle gidermeye çalışıyoruz. Bütün partilere vaktinde seçim olacakmış üzere hazırlık yapmalarını öneririm.”