Sözcü müellifi Necati Yanlışsız, bir okurunun ikaz üzerine “Trabzon’un Akçaabat İlçesi’nde dere yatağına et kombine tesisi ile sanayi sitesi yapılmakta” olduğunu yazdı. Batı Karadeniz’de son yaşanan sel felaketlerini hatırlatan Gerçek, mühendislerin “Risklidir” raporu verip vermediğini; buna rağmen kamu otoritesinin bunu dinlemeyerek “zorunlu ihtiyaç” nedeni öne sürülerek binaları yapma sonucu alıp almadığını sordu.
Gerçek şunları kaydetti:
Kamu otoritesi yani devleti yönetenler (Tarım Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulandığı için şahsen Cumhurbaşkanı’nın kendisi, Et Balık Kurumu Genel Müdürlüğü ile Akçaabat Belediyesi) “mühendis imzası olmadan” Akçaabat Galanima Dere Havzası’nı imara açamazlardı. İmara açıldığına göre, izlenen yolun en çatal kavşağında kesinlikle bir ya da birkaç mühendisin imzası olmak zorunda.
“Acaba” diyelim. Şüphelenmek sıhhattir. Kuşku edelim. Soralım: Mühendisler “bu dere havzasına et kombinası dikmek ve sanayi sitesi yapmak risklidir, dünyanın iklim ritmi değişti. Yazın hava sıcaklıkları 48- 50 derecelere çıkmaya başladı, Almanya’da sel felaketinde 160 kişi ömrünü kaybetti, Sibirya’da, Cezayir’de, Kanada’da, Yunanistan’da, ABD’de ormanlar yandı, seller can aldı. Bizim ülkemizde de önümüzdeki senelerda bir daha seller patlayabilir ve bu Akçaabat Galanima Dere Havzası’na dikilen binalar sel altında kalarak can ve mal kaybına mâl olabilir” diye raporlar verdiler, ama kamu otoritesi dinlemedi ve “zorunlu ihtiyaç” nedeni öne sürülerek binaları yapma sonucu mı aldı?
Sanki bu biçimde mi oldu? Kamu otoritesi, imza atmayan mühendisleri işlerinden atmakla mı tehdit etti? Ya da işlerinden attı ve yerlerine diğer mühendisler bulup onlara “et kombinesi ve sanayi sitesi yatırımları mecburî ihtiyaç…” faslından imza mı koydurdu? bu biçimde olduysa bile; işlerinden atılan mühendislerin “bu durumu Mühendisler Odası’na bildirmeleri” gerekirdi. Mühendisler Odası da “işten atılan mühendis üyeleri yerine imza koyan mühendisleri, mühendislik ahlakı açısından sorguya çekip, onları oda üyeliğinden atarak, kamuoyuna duyurması” lazım gelirdi.
Yazının tamamını okumak için .
Gerçek şunları kaydetti:
Kamu otoritesi yani devleti yönetenler (Tarım Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulandığı için şahsen Cumhurbaşkanı’nın kendisi, Et Balık Kurumu Genel Müdürlüğü ile Akçaabat Belediyesi) “mühendis imzası olmadan” Akçaabat Galanima Dere Havzası’nı imara açamazlardı. İmara açıldığına göre, izlenen yolun en çatal kavşağında kesinlikle bir ya da birkaç mühendisin imzası olmak zorunda.
“Acaba” diyelim. Şüphelenmek sıhhattir. Kuşku edelim. Soralım: Mühendisler “bu dere havzasına et kombinası dikmek ve sanayi sitesi yapmak risklidir, dünyanın iklim ritmi değişti. Yazın hava sıcaklıkları 48- 50 derecelere çıkmaya başladı, Almanya’da sel felaketinde 160 kişi ömrünü kaybetti, Sibirya’da, Cezayir’de, Kanada’da, Yunanistan’da, ABD’de ormanlar yandı, seller can aldı. Bizim ülkemizde de önümüzdeki senelerda bir daha seller patlayabilir ve bu Akçaabat Galanima Dere Havzası’na dikilen binalar sel altında kalarak can ve mal kaybına mâl olabilir” diye raporlar verdiler, ama kamu otoritesi dinlemedi ve “zorunlu ihtiyaç” nedeni öne sürülerek binaları yapma sonucu mı aldı?
Sanki bu biçimde mi oldu? Kamu otoritesi, imza atmayan mühendisleri işlerinden atmakla mı tehdit etti? Ya da işlerinden attı ve yerlerine diğer mühendisler bulup onlara “et kombinesi ve sanayi sitesi yatırımları mecburî ihtiyaç…” faslından imza mı koydurdu? bu biçimde olduysa bile; işlerinden atılan mühendislerin “bu durumu Mühendisler Odası’na bildirmeleri” gerekirdi. Mühendisler Odası da “işten atılan mühendis üyeleri yerine imza koyan mühendisleri, mühendislik ahlakı açısından sorguya çekip, onları oda üyeliğinden atarak, kamuoyuna duyurması” lazım gelirdi.
Yazının tamamını okumak için .