Artı Ne Demek, Eksi Ne Demek? — Bir Hikâyenin İçinde Hayatın Denklemine Yolculuk
Selam forum dostları,
Bu akşam sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bazen “artı” ve “eksi” kelimeleri sadece matematikte kullanılıyor sanıyoruz ama aslında onlar, hayatın ta kendisi. Birimizin artısı diğerinin eksisi olabiliyor, birimizin kaybı diğerinin farkındalığına dönüşüyor.
Bu hikâye, “artı” ve “eksi”nin sadece semboller değil, duygularla örülü bir yaşam dili olduğunu anlatıyor. Hazırsanız, birlikte bir yolculuğa çıkalım…
---
Bir Sabahın Eksisi
Sabah güneş doğarken Ali, masanın üzerindeki hesap makinesine baktı.
Rakamlar hep konuşurdu onunla. Mühendisliğin o soğuk ama güven veren dünyasında, her şeyin bir anlamı vardı. “Artı” demek kazançtı, ilerlemekti, çözmekti. “Eksi” ise hata, kayıp, geriye dönüş…
Ama o sabah, hesap makinesinin ekranında çıkan “-1” sayısı sanki bir sembolden fazlasıydı. Sanki hayat ona bir mesaj veriyordu.
Ali derin bir nefes aldı.
“Bir şeyler eksildi,” dedi içinden.
Kahvesini alıp pencereye yürüdü, aşağıda küçük bir kafede çalışan Zeynep’i gördü. Her sabah oradan kahve kokusu yayılır, şehrin gri sesini bastırırdı.
Zeynep, hep artı gibiydi. Hayatın neresine dokunsa, oraya sıcaklık getirirdi.
---
Artının Gülüşü
Zeynep için “artı” başka bir şeydi.
O, insanlara iyi gelen cümleler kurmayı severdi. “Eksileri artıya çevirmek” onun yaşam felsefesiydi. Kafeye gelen müşterilerin sadece kahve değil, biraz da umut aldıklarını düşünürdü.
Bir sabah Ali içeri girdi. Gözleri yorgundu, sesi biraz titrek:
— “Bir sade kahve, ama şekersiz olsun. Bugün fazla artım yok.”
Zeynep gülümsedi.
— “O zaman ben bir parça şeker katayım, hem kahveye hem güne.”
O anda Ali, farkında olmadan eksiyle artının kesiştiği bir noktadaydı. Onun soğuk mantığıyla Zeynep’in sıcak sezgileri arasında görünmez bir denklem kurulmuştu.
---
Erkek Mantığının Denklemi
Ali, her şeyi formüllerle anlamaya çalışan bir adamdı.
İlişkiler, kararlar, duygular… Hepsini bir grafik gibi görmek isterdi.
Bir şey yanlış gittiğinde, “eksi” derdi.
Bir şey yolunda gittiğinde, “artı”.
Ama Zeynep’in yanında o denklemler hep bozuluyordu.
Bir akşam kafenin ışıkları kapanırken Zeynep ona sordu:
— “Sence eksi olmak kötü bir şey mi?”
Ali düşünmeden yanıtladı:
— “Tabii ki kötü. Eksi demek kayıp demek.”
Zeynep başını iki yana salladı:
— “Ben öyle düşünmüyorum. Eksi olmasa artı da olmazdı. Sessizlik olmazsa müzik anlamını yitirir. Eksiler bizi insan yapıyor.”
Ali sustu.
O an, bir mühendis ilk kez bir duygunun içinde kaldı.
Formüller sessizleşti, kalp devreye girdi.
---
Kadın Sezgisinin Dokunuşu
Zeynep’in dünyası empatiyle örülüydü.
O, insanları toplamak yerine anlamayı seçerdi.
Bir müşteri sessiz oturduğunda, ona sormadan kahveye biraz daha süt koyardı. Çünkü süt, bazı sessizlikleri yumuşatırdı.
Ali’yi de aynı sezgiyle çözdü.
Onun eksilerini tamamlamak için uğraşmadı.
Sadece yanında olup, “eksik olmanın da insana yakıştığını” hissettirdi.
Bir gün Ali ona dedi ki:
— “Sen hep artısın.”
Zeynep güldü.
— “Hayır, ben sadece senin eksini tamamlayan taraftayım. Belki de birlikte sıfırız.”
O an ikisi de anladı: Sıfır olmak hiçlik değil, dengeydi.
Hayatta birini bulmak, onu değiştirmek değil, onunla dengeyi yakalamaktı.
---
Artı ve Eksi Arasında Yaşamın Nabzı
Zaman geçti.
Ali’nin şirketi büyüdü ama içinde bir boşluk vardı.
Zeynep’in kafe hayali büyüdü, ama o da Ali’yi özlüyordu.
Bir gün tesadüfen yine karşılaştılar. Aynı masa, aynı kahve, aynı gülümseme.
Ali, elindeki defteri açtı. Sayfaların birinde “+” ve “–” işaretleriyle dolu çizimler vardı.
— “Artı kazanmak, eksi kaybetmek değildir,” dedi Ali.
— “Eksi bazen yeniden başlamak için gereklidir.”
Zeynep başını salladı.
— “Artılar bizi ileri götürür, eksiler bizi derinleştirir. İkisi birlikte anlamlı.”
Bir sessizlik oldu. Ama bu defa o sessizlik rahatsız edici değildi.
Çünkü iki insan artık “denge”yi anlamıştı.
---
Forumun Sorusuna Dönelim
Peki sizce, artı ne demek? Eksi ne demek?
Biri kazanç mı, diğeri kayıp mı?
Yoksa ikisi birlikte insanın tamamlanma süreci mi?
Erkekler genelde çözüm arar, veriyi sever, sonucu görmek ister.
Kadınlar ise hisseder, bağ kurar, dengeyi sezgisel olarak bulur.
Belki de hayat, bu iki bakışın kesişiminde anlam kazanıyor.
Ali’nin mantığıyla Zeynep’in kalbi bir araya gelmeseydi, belki de bu hikâye yalnızca bir denklem olarak kalacaktı.
Ama şimdi, bir insan hikâyesine dönüşüyor — çünkü “artı” ve “eksi”nin arasında kalp atıyor.
---
Sonuç: Hayatın Toplama İşlemi
Bir gün Ali defterine şöyle yazdı:
> “Artı, seni bulduğum andı.
> Eksi, seni kaybettiğim an değil; sensiz kim olduğumu öğrendiğim andı.”
Zeynep o satırları okuduğunda gülümsedi. Çünkü biliyordu:
Hayat artılarla övünmek, eksilerden kaçmak değil; ikisini birlikte taşımak meselesiydi.
Belki de her birimiz, kendi “artı” ve “eksi” dengemizi arıyoruz.
Birinin artısı, diğerinin eksiğiyle birleştiğinde tam oluyoruz.
Forumdaşlar, siz hiç düşündünüz mü?
Hayatınızdaki “eksiler” aslında hangi “artıları” doğurdu?
Ve bugün kim olduğunuzu, hangi eksiler tamamladı?
Belki de cevap tam karşımızda, bir kahve kokusunun içinde, bir tebessümün ucunda saklıdır.
Selam forum dostları,
Bu akşam sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bazen “artı” ve “eksi” kelimeleri sadece matematikte kullanılıyor sanıyoruz ama aslında onlar, hayatın ta kendisi. Birimizin artısı diğerinin eksisi olabiliyor, birimizin kaybı diğerinin farkındalığına dönüşüyor.
Bu hikâye, “artı” ve “eksi”nin sadece semboller değil, duygularla örülü bir yaşam dili olduğunu anlatıyor. Hazırsanız, birlikte bir yolculuğa çıkalım…
---
Bir Sabahın Eksisi
Sabah güneş doğarken Ali, masanın üzerindeki hesap makinesine baktı.
Rakamlar hep konuşurdu onunla. Mühendisliğin o soğuk ama güven veren dünyasında, her şeyin bir anlamı vardı. “Artı” demek kazançtı, ilerlemekti, çözmekti. “Eksi” ise hata, kayıp, geriye dönüş…
Ama o sabah, hesap makinesinin ekranında çıkan “-1” sayısı sanki bir sembolden fazlasıydı. Sanki hayat ona bir mesaj veriyordu.
Ali derin bir nefes aldı.
“Bir şeyler eksildi,” dedi içinden.
Kahvesini alıp pencereye yürüdü, aşağıda küçük bir kafede çalışan Zeynep’i gördü. Her sabah oradan kahve kokusu yayılır, şehrin gri sesini bastırırdı.
Zeynep, hep artı gibiydi. Hayatın neresine dokunsa, oraya sıcaklık getirirdi.
---
Artının Gülüşü
Zeynep için “artı” başka bir şeydi.
O, insanlara iyi gelen cümleler kurmayı severdi. “Eksileri artıya çevirmek” onun yaşam felsefesiydi. Kafeye gelen müşterilerin sadece kahve değil, biraz da umut aldıklarını düşünürdü.
Bir sabah Ali içeri girdi. Gözleri yorgundu, sesi biraz titrek:
— “Bir sade kahve, ama şekersiz olsun. Bugün fazla artım yok.”
Zeynep gülümsedi.
— “O zaman ben bir parça şeker katayım, hem kahveye hem güne.”
O anda Ali, farkında olmadan eksiyle artının kesiştiği bir noktadaydı. Onun soğuk mantığıyla Zeynep’in sıcak sezgileri arasında görünmez bir denklem kurulmuştu.
---
Erkek Mantığının Denklemi
Ali, her şeyi formüllerle anlamaya çalışan bir adamdı.
İlişkiler, kararlar, duygular… Hepsini bir grafik gibi görmek isterdi.
Bir şey yanlış gittiğinde, “eksi” derdi.
Bir şey yolunda gittiğinde, “artı”.
Ama Zeynep’in yanında o denklemler hep bozuluyordu.
Bir akşam kafenin ışıkları kapanırken Zeynep ona sordu:
— “Sence eksi olmak kötü bir şey mi?”
Ali düşünmeden yanıtladı:
— “Tabii ki kötü. Eksi demek kayıp demek.”
Zeynep başını iki yana salladı:
— “Ben öyle düşünmüyorum. Eksi olmasa artı da olmazdı. Sessizlik olmazsa müzik anlamını yitirir. Eksiler bizi insan yapıyor.”
Ali sustu.
O an, bir mühendis ilk kez bir duygunun içinde kaldı.
Formüller sessizleşti, kalp devreye girdi.
---
Kadın Sezgisinin Dokunuşu
Zeynep’in dünyası empatiyle örülüydü.
O, insanları toplamak yerine anlamayı seçerdi.
Bir müşteri sessiz oturduğunda, ona sormadan kahveye biraz daha süt koyardı. Çünkü süt, bazı sessizlikleri yumuşatırdı.
Ali’yi de aynı sezgiyle çözdü.
Onun eksilerini tamamlamak için uğraşmadı.
Sadece yanında olup, “eksik olmanın da insana yakıştığını” hissettirdi.
Bir gün Ali ona dedi ki:
— “Sen hep artısın.”
Zeynep güldü.
— “Hayır, ben sadece senin eksini tamamlayan taraftayım. Belki de birlikte sıfırız.”
O an ikisi de anladı: Sıfır olmak hiçlik değil, dengeydi.
Hayatta birini bulmak, onu değiştirmek değil, onunla dengeyi yakalamaktı.
---
Artı ve Eksi Arasında Yaşamın Nabzı
Zaman geçti.
Ali’nin şirketi büyüdü ama içinde bir boşluk vardı.
Zeynep’in kafe hayali büyüdü, ama o da Ali’yi özlüyordu.
Bir gün tesadüfen yine karşılaştılar. Aynı masa, aynı kahve, aynı gülümseme.
Ali, elindeki defteri açtı. Sayfaların birinde “+” ve “–” işaretleriyle dolu çizimler vardı.
— “Artı kazanmak, eksi kaybetmek değildir,” dedi Ali.
— “Eksi bazen yeniden başlamak için gereklidir.”
Zeynep başını salladı.
— “Artılar bizi ileri götürür, eksiler bizi derinleştirir. İkisi birlikte anlamlı.”
Bir sessizlik oldu. Ama bu defa o sessizlik rahatsız edici değildi.
Çünkü iki insan artık “denge”yi anlamıştı.
---
Forumun Sorusuna Dönelim
Peki sizce, artı ne demek? Eksi ne demek?
Biri kazanç mı, diğeri kayıp mı?
Yoksa ikisi birlikte insanın tamamlanma süreci mi?
Erkekler genelde çözüm arar, veriyi sever, sonucu görmek ister.
Kadınlar ise hisseder, bağ kurar, dengeyi sezgisel olarak bulur.
Belki de hayat, bu iki bakışın kesişiminde anlam kazanıyor.
Ali’nin mantığıyla Zeynep’in kalbi bir araya gelmeseydi, belki de bu hikâye yalnızca bir denklem olarak kalacaktı.
Ama şimdi, bir insan hikâyesine dönüşüyor — çünkü “artı” ve “eksi”nin arasında kalp atıyor.
---
Sonuç: Hayatın Toplama İşlemi
Bir gün Ali defterine şöyle yazdı:
> “Artı, seni bulduğum andı.
> Eksi, seni kaybettiğim an değil; sensiz kim olduğumu öğrendiğim andı.”
Zeynep o satırları okuduğunda gülümsedi. Çünkü biliyordu:
Hayat artılarla övünmek, eksilerden kaçmak değil; ikisini birlikte taşımak meselesiydi.
Belki de her birimiz, kendi “artı” ve “eksi” dengemizi arıyoruz.
Birinin artısı, diğerinin eksiğiyle birleştiğinde tam oluyoruz.
Forumdaşlar, siz hiç düşündünüz mü?
Hayatınızdaki “eksiler” aslında hangi “artıları” doğurdu?
Ve bugün kim olduğunuzu, hangi eksiler tamamladı?
Belki de cevap tam karşımızda, bir kahve kokusunun içinde, bir tebessümün ucunda saklıdır.