JoKeR
Active member
Balıkesir’in kendine mahsus ve güçlü mutfak kültürü gözler önüne seren ve keşfetmek isteyenleri eşsiz bir lezzet seyahatine çıkaracak kitap “Balıkesir Gastronomi Atlası” Ketebe Yayınları içinde çıktı. Bu çalışmayla Balıkesir’in kendine mahsus ve varlıklı mutfak kültürü gözler önüne sermeyi hedefleyen Ömür Akkor, hazırladığı gastronomi atlası çalışması ile Edremit’ten Susurluk’a, Bigadiç’ten Ayvalık’a, Dursunbey’den Manyas’a karış karış Balıkesir’i işlediği atlasta Akkor, yeme içme külçeşidinin, tarihin, görülmesi gereken yerlerin izini sürüyor. Balıkesir’de lezzet duraklarını keşfetmek isteyen lezzet tutkunlarını büyük bir seyahate çıkaracak bu kitap, Balıkesir Kahvaltısı, Balıkesir Peynir Atlası ve Anıt Zeytin Ağaçları Atlası üzere özel kısımlar içeriyor.
LEZZET YOLUNDA BİNLERCE KİLOMETRE
“Dünyada Türk mutfağı var olacaksa, klasik üretimle var olabilir. Şu an dünyanın en çok merak ettiği mutfak da bizim mutfağımız” diyen Ömür Akkor, daha evvel bir daha Ketebe Yayınlarından çıkan kitabı “Türkiye Gastronomi Atlası” ile bu toprakların lezzetlerini okuyucu ile buluşturmuştu. Son iki yılında ise Balıkesir’e ağırlaşan Ömür Akkor, Balıkesir Ticaret ve Sanayi Odaları, Güney Marmara Kalkınma Ajansı, Balıkesir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile bir arada el ele vererek bu atlası hazırlamaya başlamış. Balıkesirin her mevsiminde köylerinin ve ilçelerinin mutfağını başka farklı deneyimleyen Akkor, kentin her ilçesini bilgileriyla Balıkesir Gastronomi Atlası’nda bulabileceğimizi söylüyor. “Lezzet yolunda binlerce kilometre süren seyahatlerimin deneyimi ile Balıkesir’in gereç ve çeşitlilik açısından hayli farklı olduğunu gördüm. Balıkesir’de yediğim kaymakların, höşmerimin, etin, kuzunun son derece kendine has bir tadının olduğunu ve coğrafyanın yapısına nazaran değişen güçlü bir tat yelpazesi sunduğunu söyleyebilirim” diyor.
PEYNİR ZENGİNİ BİR İLÇE
50’nin üzerinde peynir çeşitliliğiyle Balıkesir’in Türkiye’nin bu manada en güçlü ilçesi olduğunu söyleyen Akkor, 50’nin üzerinde peynir çeşitliliğin olduğuna dikkat çekerek “Ayvalık tarafına gittiğinizde Ege mutfağının hâkimiyetine rastlıyoruz, zeytin için bir cennet diyebiliriz.Hem Marmara hem Ege’ye hâkim, hem dağlık tıpkı zamandanize kıyısı var, hem mübadiller yaşıyor hem Yörüklerin yuvası olması hasebi ile çeşitliliği hayli fazla” açıklamasını yapıyor. Ayrıyeten kentin bir mutfak kimlik perspektifi olduğunu vurgulayan Akkor, Bursa ile komşu olmalarına karşın mutfaklarının büsbütün birbirinden farklı olduğunu söylüyor ve Balıkesir sofrasından üç favori lezzetini bizimle paylaşıyor: Havran keşkeği, Balya höşmerimi, Dursunbey ekmekleri.
Bu atlas ile keşfe çıkılsın
“Bu atlasla bir arada her insanın bu bayram ve yaz tatilinde Balıkesir’i keşfetmesini arzuluyorum” diyen Akkor, gittiği yerlerde servis hizmetinden çok, lezzetli ve klâsik yemekleri aradığını lisana getiriyor ve ekliyor: “Ben şu biçimde düşünüyorum, ‘İlla bir yerde beyaz masa örtüsü olsun. Dünyanın en âlâ servisini yapsın’dan çok, ‘Esnaf olsun. Cebimizi fazlaca yakmasın. Lezzetli yemekler yapsın. Klasiklik vurgusu yapsın.’ niyetleriyle Türkiye Gastronomi Atlası’nı hazırlamıştım. Tıpkı şey Balıkesir Atlası için de geçerli. Doğal Balıkesir’in farkı şu, Balıkesir’i yalnızca lokantalar üzere düşünmeyip, bununla birlikte üreticiye büyük bir ehemmiyet gösterdik. Ben aslında bu kitabı Balıkesir üreticileri için yazdım. Onlara bir vefa borcum var diye düşündüm. Zira bu üreticiler hala klâsik bir biçimde sabah saat 4.00’te uyanıp, sütünü sağıp, sağdığı sütten tereyağı ya da peynir yapıp, peynirden de höşmerim yaparak, gdolayıp pazarda satıyor. Pazardan getirdiği parayla tekrar kendine eser alıyor”
LEZZET YOLUNDA BİNLERCE KİLOMETRE
“Dünyada Türk mutfağı var olacaksa, klasik üretimle var olabilir. Şu an dünyanın en çok merak ettiği mutfak da bizim mutfağımız” diyen Ömür Akkor, daha evvel bir daha Ketebe Yayınlarından çıkan kitabı “Türkiye Gastronomi Atlası” ile bu toprakların lezzetlerini okuyucu ile buluşturmuştu. Son iki yılında ise Balıkesir’e ağırlaşan Ömür Akkor, Balıkesir Ticaret ve Sanayi Odaları, Güney Marmara Kalkınma Ajansı, Balıkesir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile bir arada el ele vererek bu atlası hazırlamaya başlamış. Balıkesirin her mevsiminde köylerinin ve ilçelerinin mutfağını başka farklı deneyimleyen Akkor, kentin her ilçesini bilgileriyla Balıkesir Gastronomi Atlası’nda bulabileceğimizi söylüyor. “Lezzet yolunda binlerce kilometre süren seyahatlerimin deneyimi ile Balıkesir’in gereç ve çeşitlilik açısından hayli farklı olduğunu gördüm. Balıkesir’de yediğim kaymakların, höşmerimin, etin, kuzunun son derece kendine has bir tadının olduğunu ve coğrafyanın yapısına nazaran değişen güçlü bir tat yelpazesi sunduğunu söyleyebilirim” diyor.
PEYNİR ZENGİNİ BİR İLÇE
50’nin üzerinde peynir çeşitliliğiyle Balıkesir’in Türkiye’nin bu manada en güçlü ilçesi olduğunu söyleyen Akkor, 50’nin üzerinde peynir çeşitliliğin olduğuna dikkat çekerek “Ayvalık tarafına gittiğinizde Ege mutfağının hâkimiyetine rastlıyoruz, zeytin için bir cennet diyebiliriz.Hem Marmara hem Ege’ye hâkim, hem dağlık tıpkı zamandanize kıyısı var, hem mübadiller yaşıyor hem Yörüklerin yuvası olması hasebi ile çeşitliliği hayli fazla” açıklamasını yapıyor. Ayrıyeten kentin bir mutfak kimlik perspektifi olduğunu vurgulayan Akkor, Bursa ile komşu olmalarına karşın mutfaklarının büsbütün birbirinden farklı olduğunu söylüyor ve Balıkesir sofrasından üç favori lezzetini bizimle paylaşıyor: Havran keşkeği, Balya höşmerimi, Dursunbey ekmekleri.
Bu atlas ile keşfe çıkılsın
“Bu atlasla bir arada her insanın bu bayram ve yaz tatilinde Balıkesir’i keşfetmesini arzuluyorum” diyen Akkor, gittiği yerlerde servis hizmetinden çok, lezzetli ve klâsik yemekleri aradığını lisana getiriyor ve ekliyor: “Ben şu biçimde düşünüyorum, ‘İlla bir yerde beyaz masa örtüsü olsun. Dünyanın en âlâ servisini yapsın’dan çok, ‘Esnaf olsun. Cebimizi fazlaca yakmasın. Lezzetli yemekler yapsın. Klasiklik vurgusu yapsın.’ niyetleriyle Türkiye Gastronomi Atlası’nı hazırlamıştım. Tıpkı şey Balıkesir Atlası için de geçerli. Doğal Balıkesir’in farkı şu, Balıkesir’i yalnızca lokantalar üzere düşünmeyip, bununla birlikte üreticiye büyük bir ehemmiyet gösterdik. Ben aslında bu kitabı Balıkesir üreticileri için yazdım. Onlara bir vefa borcum var diye düşündüm. Zira bu üreticiler hala klâsik bir biçimde sabah saat 4.00’te uyanıp, sütünü sağıp, sağdığı sütten tereyağı ya da peynir yapıp, peynirden de höşmerim yaparak, gdolayıp pazarda satıyor. Pazardan getirdiği parayla tekrar kendine eser alıyor”