Arınç Kuran Kursu’ndaki çocuklara cinsel istismarı gündeme getiren Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, “Hoca Ruhullah Çelik’in çocukları istismar ettiği Arınç Kuran Kursu’nun asıl sahibi bir tarikattı. O tarikatın da Nakşibendi olduğu konuşuluyordu” dedi.
Pehlivan, bugünkü yazısında Arınç Kuran Kursu ile ilgili bilgi almak için Türkoğlu ilçesindeki müftülüğü aradığını söyleyerek şöyleki devam etti:
“Kendisini ‘memur’ olarak tanıtan müftülük personeli İrfan Aydoğan’la konuşmaya başladım. Evvelki Art Bahçe’deki yazımı okumuşlar ve öfkelenmişlerdi. Girişteki soruyla muhatap oldum. İstismara uğrayan küçük çocuğun geçen yıl babasına açılmasıyla ortaya çıkan rezaletin duyulması rahatsız etmişti.
Yetmedi… Müftülük işçisine göre, yaşanan cinsel istismar bir yanılgıydı sadece! Onu yazmam yerine, Kuran kurslarındaki başarılardan dolayı teşekkür etmem gerekirdi! bu biçimde denildi telefonda…
Hem müftülükle görüşmemde tıpkı vakitte öteki kaynaklardan edindiğim izlenim şu istikametteydi: Hoca Ruhullah Çelik’in çocukları istismar ettiği Arınç Kuran Kursu’nun asıl sahibi bir tarikattı. O tarikatın da Nakşibendi olduğu konuşuluyordu. Tarikatın kollarından olan, kökeni Şeyh Ali Arınci’ye uzanan Arınç İlim Yayma Derneği çatısı altındaki bir Kuran kursuydu orası. Diyanet ise yalnızca ‘denetlemekle’ yükümlüydü. Aileler çocuklarını doğu vilayetlerinden getirip teslim ediyordu. Tüm bu denklem de tarikatların binlerce çocuğu nasıl içine hapsettiği gerçeğini bir defa daha hatırlatıyordu.
Son bir imaj izledim… TBMM İçişleri Komite Lideri AKP milletvekili Celalettin Güvenç vardı görüntüde. Güvenç’in Erzurum’da valiyken Fethullahçıların tecavüz belgesini nasıl kapattığını fazlaca sefer yazdım. Artık bir daha o karşıma çıkmıştı. Şöyle ki… Yıl: 2019. Çocukların istismar edildiği Arınç Kuran Kursu’nda bir ‘icazet töreni’ düzenleniyordu. Sahneye Celalettin Güvenç çıkıyor, ‘Muhterem Seydam’ diyerek oradaki pirleri selamlıyordu. daha sonra Arınç Kuran Kursu’nun ‘mübarek, ilim ve irfan meclisi’ olduğunu anlatıyordu. Bakmayın okuduğunuza, kimi vakit sözler kifayetsiz kalıyor. “
TIKLAYIN – Barış Pehlivan, Arınç Kuran Kursu’ndaki cinsel istismarı yazdı: Çocukların yaşadıklarını okurken düştüm, yazarken boğuldum
Pehlivan, bugünkü yazısında Arınç Kuran Kursu ile ilgili bilgi almak için Türkoğlu ilçesindeki müftülüğü aradığını söyleyerek şöyleki devam etti:
“Kendisini ‘memur’ olarak tanıtan müftülük personeli İrfan Aydoğan’la konuşmaya başladım. Evvelki Art Bahçe’deki yazımı okumuşlar ve öfkelenmişlerdi. Girişteki soruyla muhatap oldum. İstismara uğrayan küçük çocuğun geçen yıl babasına açılmasıyla ortaya çıkan rezaletin duyulması rahatsız etmişti.
Yetmedi… Müftülük işçisine göre, yaşanan cinsel istismar bir yanılgıydı sadece! Onu yazmam yerine, Kuran kurslarındaki başarılardan dolayı teşekkür etmem gerekirdi! bu biçimde denildi telefonda…
Hem müftülükle görüşmemde tıpkı vakitte öteki kaynaklardan edindiğim izlenim şu istikametteydi: Hoca Ruhullah Çelik’in çocukları istismar ettiği Arınç Kuran Kursu’nun asıl sahibi bir tarikattı. O tarikatın da Nakşibendi olduğu konuşuluyordu. Tarikatın kollarından olan, kökeni Şeyh Ali Arınci’ye uzanan Arınç İlim Yayma Derneği çatısı altındaki bir Kuran kursuydu orası. Diyanet ise yalnızca ‘denetlemekle’ yükümlüydü. Aileler çocuklarını doğu vilayetlerinden getirip teslim ediyordu. Tüm bu denklem de tarikatların binlerce çocuğu nasıl içine hapsettiği gerçeğini bir defa daha hatırlatıyordu.
Son bir imaj izledim… TBMM İçişleri Komite Lideri AKP milletvekili Celalettin Güvenç vardı görüntüde. Güvenç’in Erzurum’da valiyken Fethullahçıların tecavüz belgesini nasıl kapattığını fazlaca sefer yazdım. Artık bir daha o karşıma çıkmıştı. Şöyle ki… Yıl: 2019. Çocukların istismar edildiği Arınç Kuran Kursu’nda bir ‘icazet töreni’ düzenleniyordu. Sahneye Celalettin Güvenç çıkıyor, ‘Muhterem Seydam’ diyerek oradaki pirleri selamlıyordu. daha sonra Arınç Kuran Kursu’nun ‘mübarek, ilim ve irfan meclisi’ olduğunu anlatıyordu. Bakmayın okuduğunuza, kimi vakit sözler kifayetsiz kalıyor. “
TIKLAYIN – Barış Pehlivan, Arınç Kuran Kursu’ndaki cinsel istismarı yazdı: Çocukların yaşadıklarını okurken düştüm, yazarken boğuldum