Yeni Akit muharriri Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Koronavirüs salgını önlemlerinin hukuksuz olduğunu savunarak; önlemler, maske zaruriliği ve aşı uygulaması hakkında re’sen soruşturma başlatmış olduğunı duyurmasının akabinde bakılırsavden uzaklaştırılan Şanlıurfa Viranşehir Savcısı Eyüp Akbulut’un akıbetini sordu.
Yargının her şey olmadığını yazan Dilipak “Yargıya gelene kadar, yasalar hakikat mu, polis gerçek mu, şahitler hakikat şahitlik ediyor mu, savcı nitekim lehte – aleyhte bütün kanıtları, efradına cami ağyarına mani bir biçimde topluyor mu? Yargıçlar hakikaten kılı kırk yararcasına mevzuyu inceleyip, vicdanlarının sesini dinleyerek mi karar veriyorlar yoksa! Bize “adil şahitler olun” denmedi mi?” diye yazdı.
Viranşehir Savcısı Eyüp Akbulut’un ne olduğunu soran Dilipak şöyleki devam etti:
“Adalet saraylarının büyüklüğü o ülkelerde adaletin gücünü göstermez her vakit. Yargıçların oldukçaluğu da o denli. Yargı kararları da her vakit saygıyı hak etmez. Yargı kararları sonuçta yargıçların kararlarıdır. Yargıçlar şayet egemenlerin buyruklarına bakılırsa hareket ediyorlarsa, onlar yargıç elbisesi giymiş tetikçilerdir. Yasa her vakit hak olanı korumaz.
Dilerim inşallah, artık HSK da, gelişmeleri takip ediyordur da, binlerce savcı içinden yürekli bir kişi çıkıp, Grip’19 rezaletini sorguladı diye bakılırsavden alınmaz. Bugüne kadar beklemeleri inşallah hayra alamettir. Zira bu DSÖ rezilliği artık patladı patlayacak. Yarın bu kirli oyunun modülü olanlar sanık sandalyesine oturacaklar. Yargı DSÖ ismine karar vermiyor. Yargı gerçek bir iş yapacaksa, turistlere özgür olan bir şey nasıl kendi yurttaşına yasak oluyor, onu soruştursun. Mecburî diye dayatılan bir süreçle ilgili nasıl mecbur tuttuğunuz kişi ziyan görürse, sorumluluk kendine ilişkin olsun diye onam alınıyor. Devleti yönetenler, yabancı bir şirketi kendi halkının ziyan görmesi karşısında hakkını aramasın diye muhafazaya alıyor, bunun takipçisi olsunlar.”
Yazının tamamını okumak için
Yargının her şey olmadığını yazan Dilipak “Yargıya gelene kadar, yasalar hakikat mu, polis gerçek mu, şahitler hakikat şahitlik ediyor mu, savcı nitekim lehte – aleyhte bütün kanıtları, efradına cami ağyarına mani bir biçimde topluyor mu? Yargıçlar hakikaten kılı kırk yararcasına mevzuyu inceleyip, vicdanlarının sesini dinleyerek mi karar veriyorlar yoksa! Bize “adil şahitler olun” denmedi mi?” diye yazdı.
Viranşehir Savcısı Eyüp Akbulut’un ne olduğunu soran Dilipak şöyleki devam etti:
“Adalet saraylarının büyüklüğü o ülkelerde adaletin gücünü göstermez her vakit. Yargıçların oldukçaluğu da o denli. Yargı kararları da her vakit saygıyı hak etmez. Yargı kararları sonuçta yargıçların kararlarıdır. Yargıçlar şayet egemenlerin buyruklarına bakılırsa hareket ediyorlarsa, onlar yargıç elbisesi giymiş tetikçilerdir. Yasa her vakit hak olanı korumaz.
Dilerim inşallah, artık HSK da, gelişmeleri takip ediyordur da, binlerce savcı içinden yürekli bir kişi çıkıp, Grip’19 rezaletini sorguladı diye bakılırsavden alınmaz. Bugüne kadar beklemeleri inşallah hayra alamettir. Zira bu DSÖ rezilliği artık patladı patlayacak. Yarın bu kirli oyunun modülü olanlar sanık sandalyesine oturacaklar. Yargı DSÖ ismine karar vermiyor. Yargı gerçek bir iş yapacaksa, turistlere özgür olan bir şey nasıl kendi yurttaşına yasak oluyor, onu soruştursun. Mecburî diye dayatılan bir süreçle ilgili nasıl mecbur tuttuğunuz kişi ziyan görürse, sorumluluk kendine ilişkin olsun diye onam alınıyor. Devleti yönetenler, yabancı bir şirketi kendi halkının ziyan görmesi karşısında hakkını aramasın diye muhafazaya alıyor, bunun takipçisi olsunlar.”
Yazının tamamını okumak için