Devrimci Personel Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Göçmen Daire Lideri Seyit Aslan, 5 personelin tuvalette kilitli öldüğü Güngoren’deki yangına ait olarak, “Görüşümüz, yangın nasıl olsa söndürülür denerek kaçak çalıştırılan emekçilerin tuvalete kapandıkları yönünde” değerlendirmesini yaptı.
BirGün’den Rıfat Kırcı’nın haberine göre, Aslan, “Burası çoklukla dokumacılık üretimi yapıyor. Dikim, boyama üzere işler gerçekleştiriliyor. Boyama yapılan alanda tiner ve çeşitli inceltici kimyasallar da kullanılır. hayatını yitiren çalışanlar kaçak çalıştırılıyor. Bizim buradaki görüşümüz, yangın nasıl olsa söndürülür denerek kaçak çalıştırılan çalışanların tuvalete kapandıkları tarafında. Zira kayıt dışı çalıştırma ortaya çıkarsa sorun olur. Lakin yangına vaktinde müdahale edilmediği için yanıcı, patlayıcı hususların de tesiriyle alevler büyüyor ve kendilerini dışarı atamıyorlar. daha sonradan fark ediliyor ve çalışanların cansız vücutları tuvalette kilitli biçimde bulunuyor.” dedi.
Aslan, işyerlerindeki denetimsizliğe de dikkat çekti. Kayıt dışı, ruhsatsız biroldukça atölyenin olduğunu ve buralarda göçmen çalışanların çalıştırıldığını aktaran Aslan şöyleki konuştu:
“Bu bölgede geçmişte ben de 10 yıl emekçi olarak çalıştım. Durumu biliyorum. Mesken, dükkân olarak tutulan yerler sonrasındasında atölyelere dönüştürülüyor. Mülki amirler buna göz yumuyor. Göçmen personellerin ellerinden kimlikleri, pasaportları alınarak çalışmaya mecbur bırakılıyorlar. Bu işyerinde de çalışma ruhsatı var mı, kaydı var mı hiç bir şey aşikâr değil, kimse bilmiyor.”
Daha evvel Kıraç, Hadımköy ve diğer yerlerde birebir imajlarla karşı karşıya kalmıştık. Buralarda da Emekçiler üzerine kapılar kilitlendiği için, çıkan yangında dışarı çıkamadılar, yanarak ve boğularak hayatlarını kaybettiler.
Kaçak ve kayıt dışı çalıştırılan mültecilerin oranı yüzde 80’i aşıyor. Bu kayıt dışılığa ne yazık ki göz yumuluyor teşvik ediliyor. Ne ismine; rekabet ismine, daha düşük personellik maliyeti ismine devletin ilgili üniteleri bu duruma göz yumuyorlar. Emekçileri kayıt dışı çalıştırılmalarına göz yuman, denetlemeyen, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığından başlayarak hiç bir tedbir almayan, Valillik, Belediye, Kaymakamlık üzere kurumların sorumluluğu ne olacaktır?”
BirGün’den Rıfat Kırcı’nın haberine göre, Aslan, “Burası çoklukla dokumacılık üretimi yapıyor. Dikim, boyama üzere işler gerçekleştiriliyor. Boyama yapılan alanda tiner ve çeşitli inceltici kimyasallar da kullanılır. hayatını yitiren çalışanlar kaçak çalıştırılıyor. Bizim buradaki görüşümüz, yangın nasıl olsa söndürülür denerek kaçak çalıştırılan çalışanların tuvalete kapandıkları tarafında. Zira kayıt dışı çalıştırma ortaya çıkarsa sorun olur. Lakin yangına vaktinde müdahale edilmediği için yanıcı, patlayıcı hususların de tesiriyle alevler büyüyor ve kendilerini dışarı atamıyorlar. daha sonradan fark ediliyor ve çalışanların cansız vücutları tuvalette kilitli biçimde bulunuyor.” dedi.
Aslan, işyerlerindeki denetimsizliğe de dikkat çekti. Kayıt dışı, ruhsatsız biroldukça atölyenin olduğunu ve buralarda göçmen çalışanların çalıştırıldığını aktaran Aslan şöyleki konuştu:
“Bu bölgede geçmişte ben de 10 yıl emekçi olarak çalıştım. Durumu biliyorum. Mesken, dükkân olarak tutulan yerler sonrasındasında atölyelere dönüştürülüyor. Mülki amirler buna göz yumuyor. Göçmen personellerin ellerinden kimlikleri, pasaportları alınarak çalışmaya mecbur bırakılıyorlar. Bu işyerinde de çalışma ruhsatı var mı, kaydı var mı hiç bir şey aşikâr değil, kimse bilmiyor.”
Daha evvel Kıraç, Hadımköy ve diğer yerlerde birebir imajlarla karşı karşıya kalmıştık. Buralarda da Emekçiler üzerine kapılar kilitlendiği için, çıkan yangında dışarı çıkamadılar, yanarak ve boğularak hayatlarını kaybettiler.
Kaçak ve kayıt dışı çalıştırılan mültecilerin oranı yüzde 80’i aşıyor. Bu kayıt dışılığa ne yazık ki göz yumuluyor teşvik ediliyor. Ne ismine; rekabet ismine, daha düşük personellik maliyeti ismine devletin ilgili üniteleri bu duruma göz yumuyorlar. Emekçileri kayıt dışı çalıştırılmalarına göz yuman, denetlemeyen, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığından başlayarak hiç bir tedbir almayan, Valillik, Belediye, Kaymakamlık üzere kurumların sorumluluğu ne olacaktır?”