Gattuso
New member
Habertürk müellifi İbrahim Yıldız, son devirde Türk futbolunda alınan başarısız sonuçlara değindi ve dünya futbolundaki değişimlerden bahsetti.
Altyapıya vurgu yapan Yıldız şu kelamlara yer verdi:
değişen teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte alışkanlıklarımız da değişti. Toplumsal hayattan, eğitime her alanda sürat fazlaca değerli oldu. Bilgiye ulaşma artık bir tuşa basılacak kadar yakınlaştı.
Tüm bu gelişmeler, sporu da ister istemez etkiledi. Yılardır alışılagelmiş çalışma sistemlerinden, oyun planlarına kadar her şey dijital çağın gerektirdiği üzere yenilendi.
Futbolu ele aldığımızda ana prensipler (pas, derinlik, toplu-topsuz koşular, hareketlilik, yaratıcılık) haricinde gücün öne çıktığını görmek mümkün.
70’li senelerda Brezilya’nın pasa dayalı, ferdî özellik taşıyan sürat oranı düşük futbolun modası hayli gerilerde kaldı.
Modası geçen Brezilya modeli üzere, İtalyanlar’ın savunma (Catenaccio) sistemi de günümüz futbolunda geçerliliğini yitirdi.
Dünya futboluna istikamet veren, teknik adamlar dijital çağa ayak uydurmak için yeni arayışlarını alana yansıtmaya çalışıyorlar. Bu gelişmenin örneklerini son Avrupa Şampiyonası’nda gördük.
Alana dizilişlerde ki farklılıklar bunun en somut örneği. Taktik, oyun sistemi, grup tertibi haricinde en besbelli değişim hareketli ve daha dinamik oyun stratejisi günümüz futboluna damga vurdu.
‘Göze güzel gelen oyun mu, sonuç mu?’
Ferdî maharet yerine, fizikî gücün öne çıktığı prese dayalı tolal oyun planı bilhassa Avrupa futbolunu şekillendirmeye başladı.
birebir vakitte yeni bir tartışma da gündeme geldi. Göze güzel gelen oyun mu, sonuç alan çabuk futbol mu?
Dijital çağın içine doğan Z jenerasyonu diye isimlendirdiğimiz yeni genç kitlenin, beklentisi doğrultusunda biroldukca değişimin kaçınılmaz olduğu bir gerçek.
kuvvetli, seri, süratli, hareketli oyunculardan oluşturulacak gruplar teknik yöneticilerin işini kolaylaştıracak olağan olarak.
‘Galatasaray’ın PSV mağlubiyeti futbolun durumunu ortaya çıkardı’
Ülkemize dönecek olursak, değişen futbol anlayışının neresinde olduğumuz sorusu çabucak hemen cevapsız.
Yapılan transferlere bakıldığında, yaşlı futbolcuların bir daha ilgide olduğunu görüyoruz.
Son Avrupa Şampiyonası’nda oynadığımız futbol fazlaca eleştirildi. Hatta, “halı saha oyunu” diye nitelendirildi.
Bir manada, Türk futbolunun vitrini olan Ulusal Grup, ne yazık ki 24 grubun en berbatı olmayı başardı!
Ağustos ayında başlayacak ligler öncesi, Galatasaray’ın PSV önünde verdiği imtihan, ülke futbolunun ne durumda olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
Futbolun ortasında olan her insanın şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerektiğini söylemeye gerek var mı?
Yeni futbol anlayışının ülkemiz de yaygınlaşması için, başta teknik yöneticiler olmak üzere, Futbol Federasyonu neler düşünüyor bilmek istiyoruz açıkçası.
Bu işin, bugünden yarına düzeltilmesini beklemek olağan olarak mümkün değil. Tek çıkar ve gerçekçi yolun altyapı olduğunu ısrarla söylemeye devam edeceğiz.
Korkmadan, yılmadan, ısrarla 5 yıllık bir planla, Avrupa futbolunu yakalayabiliriz.
Kâfi ki, niyet olsun…
Altyapıya vurgu yapan Yıldız şu kelamlara yer verdi:
değişen teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte alışkanlıklarımız da değişti. Toplumsal hayattan, eğitime her alanda sürat fazlaca değerli oldu. Bilgiye ulaşma artık bir tuşa basılacak kadar yakınlaştı.
Tüm bu gelişmeler, sporu da ister istemez etkiledi. Yılardır alışılagelmiş çalışma sistemlerinden, oyun planlarına kadar her şey dijital çağın gerektirdiği üzere yenilendi.
Futbolu ele aldığımızda ana prensipler (pas, derinlik, toplu-topsuz koşular, hareketlilik, yaratıcılık) haricinde gücün öne çıktığını görmek mümkün.
70’li senelerda Brezilya’nın pasa dayalı, ferdî özellik taşıyan sürat oranı düşük futbolun modası hayli gerilerde kaldı.
Modası geçen Brezilya modeli üzere, İtalyanlar’ın savunma (Catenaccio) sistemi de günümüz futbolunda geçerliliğini yitirdi.
Dünya futboluna istikamet veren, teknik adamlar dijital çağa ayak uydurmak için yeni arayışlarını alana yansıtmaya çalışıyorlar. Bu gelişmenin örneklerini son Avrupa Şampiyonası’nda gördük.
Alana dizilişlerde ki farklılıklar bunun en somut örneği. Taktik, oyun sistemi, grup tertibi haricinde en besbelli değişim hareketli ve daha dinamik oyun stratejisi günümüz futboluna damga vurdu.
‘Göze güzel gelen oyun mu, sonuç mu?’
Ferdî maharet yerine, fizikî gücün öne çıktığı prese dayalı tolal oyun planı bilhassa Avrupa futbolunu şekillendirmeye başladı.
birebir vakitte yeni bir tartışma da gündeme geldi. Göze güzel gelen oyun mu, sonuç alan çabuk futbol mu?
Dijital çağın içine doğan Z jenerasyonu diye isimlendirdiğimiz yeni genç kitlenin, beklentisi doğrultusunda biroldukca değişimin kaçınılmaz olduğu bir gerçek.
kuvvetli, seri, süratli, hareketli oyunculardan oluşturulacak gruplar teknik yöneticilerin işini kolaylaştıracak olağan olarak.
‘Galatasaray’ın PSV mağlubiyeti futbolun durumunu ortaya çıkardı’
Ülkemize dönecek olursak, değişen futbol anlayışının neresinde olduğumuz sorusu çabucak hemen cevapsız.
Yapılan transferlere bakıldığında, yaşlı futbolcuların bir daha ilgide olduğunu görüyoruz.
Son Avrupa Şampiyonası’nda oynadığımız futbol fazlaca eleştirildi. Hatta, “halı saha oyunu” diye nitelendirildi.
Bir manada, Türk futbolunun vitrini olan Ulusal Grup, ne yazık ki 24 grubun en berbatı olmayı başardı!
Ağustos ayında başlayacak ligler öncesi, Galatasaray’ın PSV önünde verdiği imtihan, ülke futbolunun ne durumda olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
Futbolun ortasında olan her insanın şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerektiğini söylemeye gerek var mı?
Yeni futbol anlayışının ülkemiz de yaygınlaşması için, başta teknik yöneticiler olmak üzere, Futbol Federasyonu neler düşünüyor bilmek istiyoruz açıkçası.
Bu işin, bugünden yarına düzeltilmesini beklemek olağan olarak mümkün değil. Tek çıkar ve gerçekçi yolun altyapı olduğunu ısrarla söylemeye devam edeceğiz.
Korkmadan, yılmadan, ısrarla 5 yıllık bir planla, Avrupa futbolunu yakalayabiliriz.
Kâfi ki, niyet olsun…