Prof. Dr. İlber Ortaylı, Atatürk devriyle günümüzün kıyaslanmasının ‘mesnetsiz’ bir yaklaşım olduğunu söylemiş oldu; “Öyle günümüzün siyasetçileri üzere bir mukadderat ile bir yerlere gelip oturmak yahut mevcut boşluklar ötürüsıyla ortaya çıkmak durumunda kalan adamlar değiller. Bunlar felaketin ortasında açan çiçekler. Kalkınmış bir ülkede rey alıp kriz devrinde geldiler, kendilerini ne zannediyorlar. bu biçimdeki Türkiye’de bu erkeklerin yeri olur muydu onu ayrıyeten konuşmak lazım. O bölüm, bu dönem değil” tabirlerini kullandı.
“G-20’ye girdik diye bizi oraya bu hükümet getirmedi, kimse kalkıp da ‘Türkiye’yi ben yarattım’ demesin”
“Zamanımızda bir moda var; ‘Biz daha düzgününü yapıyoruz’ modası, bu 50’lerde de vardı. ‘Atatürk ne yapmış, biz de barajlar yapıyoruz’ üzere konuşmalar, artık epeyce açık bir biçimde bu biçimde bir mukayese var; ‘Türkiye’yi biz kuruyoruz, biz yaratıyoruz’ deniyor. Bu külliyen saçma bir olaydır, tarih yazılımı bakımından mesnetsiz bir yaklaşım olduğu üzere siyasal olayların kıymetlendirilmesi, vatandaşın tarih şuurunu yerleştirme açısından da tercih edilmemesi gereken abes bir yoldur” diyen Ortaylı, devamında şunları kaydetti:
“Şunu söylemekte fayda var; Türkiye 2000’li yılların başında endüstrileşmiş ülkeler içindeydı aslına bakarsan. Doğal her endüstrileşmiş ülke İngiltere değil, Almanya değil, ABD yahut Japonya değil ancak bunlar dünyayı yönetim eden devletler. Türkiye bunların ortasındaydı aslına bakarsanız. G-20’ye girdik diye bizi oraya bu hükümet getirmedi, kimse kalkıp da ‘Türkiye’yi ben yarattım” demesin, o denli bir şey yok. Bin yıllık Müslüman bir devlet, bir imparatorluk, ulu onurlu sayfaları var. Çok acıklı periyotlar de var, hayli büyük bozgunlar da var…”
Bakan Alim’in tartışma yaratan o kelamlarına: bu biçimde siyaset olmaz, bu biçimde karşılaştırma olmaz
Sözcü gazetesi müellifi Ruhat Mengi‘nin sorularını yanıtlayan Ortaylı, Çalışma Bakanı Vedat Alim’in, Meclis Bütçe Komitesi görüşmeleri sırasında, Atatürk’le karşılaştırma yaptığı istikametinde eleştirildiği, “Kimi arkadaşlarımız saraylardan vazgeçip halka inecek misiniz diye konuşuyorlar. Cumhuriyet’in kuruluş senelerında, Türkiye’nin fakir olduğu senelerda Atatürk Çankaya Köşkü’nü yaptırmış” kelamlarını şu biçimde kıymetlendirdi:
“Bu şahıslar devamlı Atatürk dönemiyle yarışacaklarını sanarak çıkmasınlar, o öbür bir dönem ve epeyce büyük erkeklerin periyoduydu. Bırakın, bu biçimde siyaset olmaz, bu biçimde karşılaştırma olmaz. Yüz sene öncedeni ile nasıl karşılaştırılabilir? Yüz sene öncedeni ile kim yarışa çıkıyor? Atatürk uzun müddet bir bağ köşkünde yaşadı, bugün müzedir. Meclis devri dahil, Meclis’ten daha sonra da epey uzun vakit burada oturdu 1920’lerin sonunda Çankaya Köşkü yapıldı. Bugünkü valilere Çankaya Köşkü üzere rezidanslar yapılıyor, büyükelçilikler de tıpkı biçimde. Vatanı kurtaran Atatürk’ün köşkünü bugün valiler beğenmiyor. Ne yapıyorsanız yapın, bir periyotla bir evre, Kemalist bölümle bu periyot mukayese edilmez, bu fazlaca yanlıştır. Şayet zihniyetinize bu yerleşirse herkes bunun ziyanını çeker, hayli açık ve net. Kemalist evre hayli değerli bir evredir. ötürüsıyla bu mukayeseden vazgeçelim. Mustafa Kemal Atatürk tüm önderler içinde müstesna bir yere sahip, unutulmayan bir önderdir, tartışılamaz.”
“Dünyada kelam kadar güçlü bir silah yoktur”
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye’de Atatürk ve Cumhuriyet bedellerine atak etme alışkanlığında bir kümenin bulunduğunu belirterek kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bazı aydınlar da bu kümeye giriyor, pak bir hareket kabul edilemez. Bugünün dünya demokrasisinde herkes bu biçimde şeyleri yapabilir, bir şey söyleyemeyiz ancak bir şey söyleyemeyiz demek o mavalları motamot yutmak manasına gelmez. Batı demokrasisinin kurallarını benimsemek kadar Batı demokrasisinin denetim kurallarını da benimsemek gerekir. Dünyada kelam kadar güçlü bir silah yoktur, saçma bir kelama yanlışsız kelamla yanıt verilir, hakikat seslerin çıkması gerekir.”
“G-20’ye girdik diye bizi oraya bu hükümet getirmedi, kimse kalkıp da ‘Türkiye’yi ben yarattım’ demesin”
“Zamanımızda bir moda var; ‘Biz daha düzgününü yapıyoruz’ modası, bu 50’lerde de vardı. ‘Atatürk ne yapmış, biz de barajlar yapıyoruz’ üzere konuşmalar, artık epeyce açık bir biçimde bu biçimde bir mukayese var; ‘Türkiye’yi biz kuruyoruz, biz yaratıyoruz’ deniyor. Bu külliyen saçma bir olaydır, tarih yazılımı bakımından mesnetsiz bir yaklaşım olduğu üzere siyasal olayların kıymetlendirilmesi, vatandaşın tarih şuurunu yerleştirme açısından da tercih edilmemesi gereken abes bir yoldur” diyen Ortaylı, devamında şunları kaydetti:
“Şunu söylemekte fayda var; Türkiye 2000’li yılların başında endüstrileşmiş ülkeler içindeydı aslına bakarsan. Doğal her endüstrileşmiş ülke İngiltere değil, Almanya değil, ABD yahut Japonya değil ancak bunlar dünyayı yönetim eden devletler. Türkiye bunların ortasındaydı aslına bakarsanız. G-20’ye girdik diye bizi oraya bu hükümet getirmedi, kimse kalkıp da ‘Türkiye’yi ben yarattım” demesin, o denli bir şey yok. Bin yıllık Müslüman bir devlet, bir imparatorluk, ulu onurlu sayfaları var. Çok acıklı periyotlar de var, hayli büyük bozgunlar da var…”
Bakan Alim’in tartışma yaratan o kelamlarına: bu biçimde siyaset olmaz, bu biçimde karşılaştırma olmaz
Sözcü gazetesi müellifi Ruhat Mengi‘nin sorularını yanıtlayan Ortaylı, Çalışma Bakanı Vedat Alim’in, Meclis Bütçe Komitesi görüşmeleri sırasında, Atatürk’le karşılaştırma yaptığı istikametinde eleştirildiği, “Kimi arkadaşlarımız saraylardan vazgeçip halka inecek misiniz diye konuşuyorlar. Cumhuriyet’in kuruluş senelerında, Türkiye’nin fakir olduğu senelerda Atatürk Çankaya Köşkü’nü yaptırmış” kelamlarını şu biçimde kıymetlendirdi:
“Bu şahıslar devamlı Atatürk dönemiyle yarışacaklarını sanarak çıkmasınlar, o öbür bir dönem ve epeyce büyük erkeklerin periyoduydu. Bırakın, bu biçimde siyaset olmaz, bu biçimde karşılaştırma olmaz. Yüz sene öncedeni ile nasıl karşılaştırılabilir? Yüz sene öncedeni ile kim yarışa çıkıyor? Atatürk uzun müddet bir bağ köşkünde yaşadı, bugün müzedir. Meclis devri dahil, Meclis’ten daha sonra da epey uzun vakit burada oturdu 1920’lerin sonunda Çankaya Köşkü yapıldı. Bugünkü valilere Çankaya Köşkü üzere rezidanslar yapılıyor, büyükelçilikler de tıpkı biçimde. Vatanı kurtaran Atatürk’ün köşkünü bugün valiler beğenmiyor. Ne yapıyorsanız yapın, bir periyotla bir evre, Kemalist bölümle bu periyot mukayese edilmez, bu fazlaca yanlıştır. Şayet zihniyetinize bu yerleşirse herkes bunun ziyanını çeker, hayli açık ve net. Kemalist evre hayli değerli bir evredir. ötürüsıyla bu mukayeseden vazgeçelim. Mustafa Kemal Atatürk tüm önderler içinde müstesna bir yere sahip, unutulmayan bir önderdir, tartışılamaz.”
“Dünyada kelam kadar güçlü bir silah yoktur”
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye’de Atatürk ve Cumhuriyet bedellerine atak etme alışkanlığında bir kümenin bulunduğunu belirterek kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bazı aydınlar da bu kümeye giriyor, pak bir hareket kabul edilemez. Bugünün dünya demokrasisinde herkes bu biçimde şeyleri yapabilir, bir şey söyleyemeyiz ancak bir şey söyleyemeyiz demek o mavalları motamot yutmak manasına gelmez. Batı demokrasisinin kurallarını benimsemek kadar Batı demokrasisinin denetim kurallarını da benimsemek gerekir. Dünyada kelam kadar güçlü bir silah yoktur, saçma bir kelama yanlışsız kelamla yanıt verilir, hakikat seslerin çıkması gerekir.”