JoKeR
Active member
Denizli’de Terapötik Aferez Merkezi sorumlusu Doç. Dr. Sibel Kabukçu, kök hücre naklinde bilinen yanlışları anlattı. Doç. Dr. Hacıoğlu, donör olan bireylerin süreç daha sonrası yürüyerek konutlarına döndüğünü vurguladı.
Pamukkale Üniversitesi Terapötik Aferez Merkezi sorumlusu Doç. Dr. Sibel Kabukçu Hacıoğlu, hayata tutunmaya çalışan biroldukca hastanın sıhhatine kavuşabilmek için dokularıyla uyumlu bir bağışçıdan yapılacak kök hücre naklini beklediğini, bunun için yapılması gerekenin ise hayli sıradan bir süreç olduğunu belirterek toplumdaki sağlıklı bireyleri mevtle savaşan hastalara “can” olmaya çağırdı.
Ülkemizde, başta lösemi, lenfoma ve ek olarak öteki organ kanserleri, doğumsal metabolik hastalıklar, bağışıklık sistemi yetersizlikleri ve Akdeniz anemisi üzere doğumsal kansızlıkların da tedavisinde kök hücre naklinin gerekli olduğunu vurgulayan Dr. Kabukçu Hacıoğlu, “Toplumumuzda kök hücre nakli ile ilgili bağış daha sonrası kalıcı yan tesir ve ağrılı bir müddetç olması, hastaneye yatma gerekliliği üzere birfazlaca yanlış bilgi dolaşıyor. Bu cins yanlış ayrıntıları ortadan kaldırmak ve kök hücre bağışı farkındalığına dikkat çekmek gerekiyor” dedi.
Süreç kararında kişi yürüyerek meskenine geri dönüyor
Kök hücre bağışı süreci ve hakikat sanılan yanlışlar ile ilgili Doç. Dr. Hacıoğlu, şunları anlattı: “Sağlıklı bir vericiden alınan ve tüm kan hücrelerinin en baştaki hali olan kemik iliği kök hücreleri, biroldukça ölümcül hastalığın tedavisinde kritik rol oynuyor. Ama kök hücre bağışında bulunan donör sayısının azlığı, umudunu buna bağlayan hastalar için pek büyük bir dezavantaj. Ülkemizde Türkiye Kök Hücre Uyum Merkezi (TÜRKÖK), kök hücre ve kemik iliği nakli bekleyen hastalarla, istekli bağışçıları buluşturuyor. Kök hücre nakillerinde alıcı ve verici içindeki ahengi tespit etmek için doku antijenlerine bakılıyor. Doku antijenleri, özellikleri niçiniyle maalesef epey fazla farklılıklardan oluşuyor. Uygun bir bağışçı bulunabilmesi için en az yüzbinler hatta milyonlar taranmalı. Bu niçinle nakil bekleyen hastalara yardımcı olmak emeliyle, kök hücre bağışçısı olmayı kabul eden epey sayıda gönüllüye gereksinim var.”
Dönor olan şahısların ameliyata alınması ve ya hastaneye yatırılması üzere bir durum olmadığını belirten Doç. Dr. Hacıoğlu, “TÜRKÖK’e donör olmak sanılanın tersine donörün kök hücrelerine ziyan veren, ameliyat yahut hastaneye yatmayı gerektiren bir sürece evet demek manasına gelmiyor. Damarlarımızdaki kök hücreler doğal seyrinde bağış yapmak için kâfi ölçüde değildir. Bu kök hücrelerin sayısını artırmak için toplama sürecinden 5 gün evvelce itibaren kök hücreleri artırıcı aşılar yapılır. Toplama günü kapalı ve büsbütün steril bir sistemle çalışan aygıta bağlanır. Bir kolundan alınan kan aygıta girer. Aygıtta kök hücreler ayıklanır. Geriye kalan öbür tüm kan bileşeni bağışçıya geri verilir. Bu süreç ortalama 3-4 saat sürer ve süreç kararında kişi yürüyerek meskenine geri döner” biçiminde konuştu.
Dr. Kabukçu Hacıoğlu son olarak “18-50 yaşında sağlıklı bir bireyseniz, kronik ve bulaşıcı rastgele bir rahatsızlığa sahip değilseniz siz de hayat kurtarabilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken size en yakın Kızılay istekli verici merkezine giderek onam formunu doldurup 3 tüp kan örneği vererek birinci adımı atmak” diyerek tüm halkı bu bahiste hassas olmaya çağırdı.
Pamukkale Üniversitesi Terapötik Aferez Merkezi sorumlusu Doç. Dr. Sibel Kabukçu Hacıoğlu, hayata tutunmaya çalışan biroldukca hastanın sıhhatine kavuşabilmek için dokularıyla uyumlu bir bağışçıdan yapılacak kök hücre naklini beklediğini, bunun için yapılması gerekenin ise hayli sıradan bir süreç olduğunu belirterek toplumdaki sağlıklı bireyleri mevtle savaşan hastalara “can” olmaya çağırdı.
Ülkemizde, başta lösemi, lenfoma ve ek olarak öteki organ kanserleri, doğumsal metabolik hastalıklar, bağışıklık sistemi yetersizlikleri ve Akdeniz anemisi üzere doğumsal kansızlıkların da tedavisinde kök hücre naklinin gerekli olduğunu vurgulayan Dr. Kabukçu Hacıoğlu, “Toplumumuzda kök hücre nakli ile ilgili bağış daha sonrası kalıcı yan tesir ve ağrılı bir müddetç olması, hastaneye yatma gerekliliği üzere birfazlaca yanlış bilgi dolaşıyor. Bu cins yanlış ayrıntıları ortadan kaldırmak ve kök hücre bağışı farkındalığına dikkat çekmek gerekiyor” dedi.
Süreç kararında kişi yürüyerek meskenine geri dönüyor
Kök hücre bağışı süreci ve hakikat sanılan yanlışlar ile ilgili Doç. Dr. Hacıoğlu, şunları anlattı: “Sağlıklı bir vericiden alınan ve tüm kan hücrelerinin en baştaki hali olan kemik iliği kök hücreleri, biroldukça ölümcül hastalığın tedavisinde kritik rol oynuyor. Ama kök hücre bağışında bulunan donör sayısının azlığı, umudunu buna bağlayan hastalar için pek büyük bir dezavantaj. Ülkemizde Türkiye Kök Hücre Uyum Merkezi (TÜRKÖK), kök hücre ve kemik iliği nakli bekleyen hastalarla, istekli bağışçıları buluşturuyor. Kök hücre nakillerinde alıcı ve verici içindeki ahengi tespit etmek için doku antijenlerine bakılıyor. Doku antijenleri, özellikleri niçiniyle maalesef epey fazla farklılıklardan oluşuyor. Uygun bir bağışçı bulunabilmesi için en az yüzbinler hatta milyonlar taranmalı. Bu niçinle nakil bekleyen hastalara yardımcı olmak emeliyle, kök hücre bağışçısı olmayı kabul eden epey sayıda gönüllüye gereksinim var.”
Dönor olan şahısların ameliyata alınması ve ya hastaneye yatırılması üzere bir durum olmadığını belirten Doç. Dr. Hacıoğlu, “TÜRKÖK’e donör olmak sanılanın tersine donörün kök hücrelerine ziyan veren, ameliyat yahut hastaneye yatmayı gerektiren bir sürece evet demek manasına gelmiyor. Damarlarımızdaki kök hücreler doğal seyrinde bağış yapmak için kâfi ölçüde değildir. Bu kök hücrelerin sayısını artırmak için toplama sürecinden 5 gün evvelce itibaren kök hücreleri artırıcı aşılar yapılır. Toplama günü kapalı ve büsbütün steril bir sistemle çalışan aygıta bağlanır. Bir kolundan alınan kan aygıta girer. Aygıtta kök hücreler ayıklanır. Geriye kalan öbür tüm kan bileşeni bağışçıya geri verilir. Bu süreç ortalama 3-4 saat sürer ve süreç kararında kişi yürüyerek meskenine geri döner” biçiminde konuştu.
Dr. Kabukçu Hacıoğlu son olarak “18-50 yaşında sağlıklı bir bireyseniz, kronik ve bulaşıcı rastgele bir rahatsızlığa sahip değilseniz siz de hayat kurtarabilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken size en yakın Kızılay istekli verici merkezine giderek onam formunu doldurup 3 tüp kan örneği vererek birinci adımı atmak” diyerek tüm halkı bu bahiste hassas olmaya çağırdı.