Yeni Şafak muharriri Hasan Öztürk, dar gelirlinin geçimini direkt etkileyen ‘fahiş fiyat artışları’nın kelam konusu olduğunu belirterek “Zengin ile yoksul içindeki makas giderek artıyor!” dedi.
Uzun vakittir, “Zenginden alın, yoksula verin” formunda yazılar kaleme alan Öztürk, Türkiye’nin iktisat datalarının uygun olduğunu, kur artışının iktisadi datalarla hiç bir alakası bulunmadığını belirterek “Ama dar gelirliler aleyhine gelişen ve dar gelirlinin geçimini direkt etkileyen ‘fahiş fiyat artışları’ söz konusu. Ve varlıklı ile yoksul içindeki makas giderek artıyor!” ikazında bulundu.
Türkiye’de gelir adaletsizliğine Hülya Avşar konserinde “200 şampanya patladı” ve Türk-İş Lideri Ergün Atalay “Asgari fiyata en az yüzde 20 artırım istiyoruz” açıklamasının bulunduğu haberleri örnek veren Öztürk, şöyleki devam etti:
“Yeni bir ekonomik modelin denendiğini geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Konsey toplantısından daha sonra ilan etmişti. Buna nazaran, düşük kur, yüksek faizden, düşük faiz yüksek kur siyasetine geçiş başladı.
bu biçimdece, üretim, istihdam, ihracat merkezli bir yola girildi. Başarırsak Türkiye düze çıkacak. Allah korusun başaramazsak teslim bayrağını çekeriz. Başarmak zorundayız!
Yeni modelde, lokomotif “sanayi” ve üretim olacağına nazaran, bu üretimi yapacak fabrikalarda, atölyelerde, tarımda çalışacak personellerin müspet ayrıcalığa tabi olmasının gerekliliğine inanıyorum.
Türkiye’nin geleceği dar gelirlinin refah seviyesinin artmasındadır.”
Dar gelirlinin, emekçinin müspet ayrımcılığa tabi tutulmasının yeni sistemin “sağlıklı” yürümesi açısından değerli olduğunu yazan Öztürk, “Hani deniyor ya ‘Çin modeli öneriliyor’ diye. Çin modeli, yani ‘ucuz iş gücü ile üretim modeli’ Türkiye gerçeği ile uyuşmaz. Ne personellerimiz, ne de patronumuz açısından o model Türkiye’nin gerçeği değildir” diye yazdı.
Öztürk, “Asgari Fiyat Tespit Komitesi, yeni ekonomik modelle birlikte üretimin artacağını da hesaplayarak dar gelirli için hakkaniyetli ve fazlaca uygun bir minimum fiyat belirleyecektir. İnancımızı koruyoruz” dedi.
Yazının tamamını okumak için
Uzun vakittir, “Zenginden alın, yoksula verin” formunda yazılar kaleme alan Öztürk, Türkiye’nin iktisat datalarının uygun olduğunu, kur artışının iktisadi datalarla hiç bir alakası bulunmadığını belirterek “Ama dar gelirliler aleyhine gelişen ve dar gelirlinin geçimini direkt etkileyen ‘fahiş fiyat artışları’ söz konusu. Ve varlıklı ile yoksul içindeki makas giderek artıyor!” ikazında bulundu.
Türkiye’de gelir adaletsizliğine Hülya Avşar konserinde “200 şampanya patladı” ve Türk-İş Lideri Ergün Atalay “Asgari fiyata en az yüzde 20 artırım istiyoruz” açıklamasının bulunduğu haberleri örnek veren Öztürk, şöyleki devam etti:
“Yeni bir ekonomik modelin denendiğini geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Konsey toplantısından daha sonra ilan etmişti. Buna nazaran, düşük kur, yüksek faizden, düşük faiz yüksek kur siyasetine geçiş başladı.
bu biçimdece, üretim, istihdam, ihracat merkezli bir yola girildi. Başarırsak Türkiye düze çıkacak. Allah korusun başaramazsak teslim bayrağını çekeriz. Başarmak zorundayız!
Yeni modelde, lokomotif “sanayi” ve üretim olacağına nazaran, bu üretimi yapacak fabrikalarda, atölyelerde, tarımda çalışacak personellerin müspet ayrıcalığa tabi olmasının gerekliliğine inanıyorum.
Türkiye’nin geleceği dar gelirlinin refah seviyesinin artmasındadır.”
Dar gelirlinin, emekçinin müspet ayrımcılığa tabi tutulmasının yeni sistemin “sağlıklı” yürümesi açısından değerli olduğunu yazan Öztürk, “Hani deniyor ya ‘Çin modeli öneriliyor’ diye. Çin modeli, yani ‘ucuz iş gücü ile üretim modeli’ Türkiye gerçeği ile uyuşmaz. Ne personellerimiz, ne de patronumuz açısından o model Türkiye’nin gerçeği değildir” diye yazdı.
Öztürk, “Asgari Fiyat Tespit Komitesi, yeni ekonomik modelle birlikte üretimin artacağını da hesaplayarak dar gelirli için hakkaniyetli ve fazlaca uygun bir minimum fiyat belirleyecektir. İnancımızı koruyoruz” dedi.
Yazının tamamını okumak için