Yargıtay’ın 28 Şubat davasında verilen müebbet mahpus cezalarını onamasının akabinde 14 sanıkla ilgili infaz süreci başlatıldı. Ortalarında periyodun Genelkurmay 2. Lideri emekli Orgeneral Çevik Bir, emekli orgeneral Çetin Doğan’ın da bulunduğu isimler, haklarında çıkarılan yakalama sonucuyla birlikte cezaevine girmeye başladı. Karar hakkında tartışmalar sürerken bir öbür gündeme gelen husus da mahpusa atılan generaller için “Cumhurbaşkanı affı”nın getirilme ihtimali oldu.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasında, ortalarında eski Genelkurmay 2. Lideri Bir, eski Jandarma Genel Kumandanı Türkeri, eski Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak ve eski 1. Ordu Kumandanı Doğan’ın da olduğu 14 sanığa verilen müebbet mahpus cezasını onamıştı. Karardan yaklaşık 40 gün daha sonra 14 isim için karar, infaz savcılığına gönderilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da yakalama sonucu çıkarmıştı. 14 isim, iki gün ortasında tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Muğla Cezaevi’nde olan Bir ve Doğan, tıpkı günün gecesinde, “atılı hatanın niteliği ve cezaevi koşulları” nedeni öne sürülerek İzmir’e, Buca F Tipi Cezaevi’ne nakledilmişti.
Habertürk muharriri Nagehan Alçı, “Evet bu 14 general de 28 Şubat askeri darbesine imza atmış generaller” diyerek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeki yetkiyle, 104. unsura dayanarak 80 yaşını geçmiş tüm mahkûmların cezasını konut hapsine çevirmesini bir daha rica ediyorum” tabirini kullanmıştı.
Sabah gazetesinden Şebnem Bursalı da şunları kaydetmişti:
“Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner demiş cetlerimiz. Bu hesabı onlar yaşarken ödettirdi bu millet. Artık de adalet önünde hesap verdiler ve müebbet dahil epey ağır cezalarını aldılar. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu üniformasını senelerca taşıyan bu cuntacıların rütbeleri de söküldü. Buraya kadar her şey tamam. Lakin ben en ağır cezanın asıl artık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. yıllar evvel millet vicdanında en ağır cezayı alanlara, yargı da cezalarını verdi. 90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların mahpusta ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Lider Erdoğan’ın af yetkisini kullanımı en büyük ceza olacaktır. Palavrayla dolanla mahpusa attırdıkları, milletvekili bile seçtirmedikleri Erdoğan tarafınca affedilmek asıl onların ömür uzunluğu vicdanlarına hapsedilmeleri olacaktır…”
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in haberine nazaran, emekli Tümgeneral Yavuz, “Onların prestijini ortadan kaldırabilmek amacıyla ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine karşı darbe yapanları affetti’ algısını devreye sokmak istiyorlar. Hem Erdoğan’ı yüceltmek birebir vakitte bireye dayalı sistemi yasallaştırmak için uğraşıyorlar” derken; emekli Albay, Bitmeyen Sömürü 28 Şubat kitabının muharriri Alican Türk, iktidara yakınlığıyla bilinen medyalarda lisana getirilen “af” konusunu “Erdoğan’a gol pası” olarak kıymetlendirdi.
Avukat Celal Ülgen de, “Af, işlenmiş suça karşı sürece konur, işlenmemiş bir kabahatin affı olmaz. Benim tanıdığım kumandanlar katiyetle bu affı istemezler” görüşünü söz etti.
Davanın avukatı Kaçmaz ise, “90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların mahpusta ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Lider Erdoğan’ın af yetkisini kullanımı en büyük ceza olacaktır” diye görüş bildirdi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasında, ortalarında eski Genelkurmay 2. Lideri Bir, eski Jandarma Genel Kumandanı Türkeri, eski Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak ve eski 1. Ordu Kumandanı Doğan’ın da olduğu 14 sanığa verilen müebbet mahpus cezasını onamıştı. Karardan yaklaşık 40 gün daha sonra 14 isim için karar, infaz savcılığına gönderilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da yakalama sonucu çıkarmıştı. 14 isim, iki gün ortasında tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Muğla Cezaevi’nde olan Bir ve Doğan, tıpkı günün gecesinde, “atılı hatanın niteliği ve cezaevi koşulları” nedeni öne sürülerek İzmir’e, Buca F Tipi Cezaevi’ne nakledilmişti.
Habertürk muharriri Nagehan Alçı, “Evet bu 14 general de 28 Şubat askeri darbesine imza atmış generaller” diyerek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeki yetkiyle, 104. unsura dayanarak 80 yaşını geçmiş tüm mahkûmların cezasını konut hapsine çevirmesini bir daha rica ediyorum” tabirini kullanmıştı.
Sabah gazetesinden Şebnem Bursalı da şunları kaydetmişti:
“Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner demiş cetlerimiz. Bu hesabı onlar yaşarken ödettirdi bu millet. Artık de adalet önünde hesap verdiler ve müebbet dahil epey ağır cezalarını aldılar. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu üniformasını senelerca taşıyan bu cuntacıların rütbeleri de söküldü. Buraya kadar her şey tamam. Lakin ben en ağır cezanın asıl artık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. yıllar evvel millet vicdanında en ağır cezayı alanlara, yargı da cezalarını verdi. 90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların mahpusta ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Lider Erdoğan’ın af yetkisini kullanımı en büyük ceza olacaktır. Palavrayla dolanla mahpusa attırdıkları, milletvekili bile seçtirmedikleri Erdoğan tarafınca affedilmek asıl onların ömür uzunluğu vicdanlarına hapsedilmeleri olacaktır…”
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in haberine nazaran, emekli Tümgeneral Yavuz, “Onların prestijini ortadan kaldırabilmek amacıyla ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine karşı darbe yapanları affetti’ algısını devreye sokmak istiyorlar. Hem Erdoğan’ı yüceltmek birebir vakitte bireye dayalı sistemi yasallaştırmak için uğraşıyorlar” derken; emekli Albay, Bitmeyen Sömürü 28 Şubat kitabının muharriri Alican Türk, iktidara yakınlığıyla bilinen medyalarda lisana getirilen “af” konusunu “Erdoğan’a gol pası” olarak kıymetlendirdi.
Avukat Celal Ülgen de, “Af, işlenmiş suça karşı sürece konur, işlenmemiş bir kabahatin affı olmaz. Benim tanıdığım kumandanlar katiyetle bu affı istemezler” görüşünü söz etti.
Davanın avukatı Kaçmaz ise, “90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların mahpusta ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Lider Erdoğan’ın af yetkisini kullanımı en büyük ceza olacaktır” diye görüş bildirdi.