Âlâ Parti Kurucular Heyeti üyesi emekli mülki yönetim amiri Bilal Karaca, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun davetiyle Ahlatlıbel’de 6 siyasi parti önderinin gerçekleştirdiği toplantıya ait kaleme aldığı yazısında ihtarlarda bulundu. Genişlemiş bir ittifakın millete umut vadettiği kadar, ittifakın bileşenlerine ağır bir sorumluluk da yüklediğini söyleyen Karaca, “İttifakın bozulmasına niye olacak, rastgele bir niçinle masadan kalkacak her siyasi başkan toplum nezdinde bunun bedelini hayli ağır ödemek zorunda kalabilir” dedi.
Âlâ Parti’li Karaca’nın Korkusuz muharriri Ahmet Takan’a yaptığı değerlendirmeleri şöyleki:
“Ahlatlıbel başkanlar toplantısı Türk siyasal ömrü bağlamında tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Her biri farklı ideolojik damardan beslenen, siyasi anlayışları, gayeleri ve takımları farklı altı siyasi parti, bütün bu farklılıklarını terk etmeden, çoğulcu demokrasi şemsiyesi altında koruyarak ortak bir Türkiye ülküsünde bir ortaya gelebilmeyi başarmıştır. Bu kendi başına politik bir bedel tabir etmektedir. Bir yandan yirmi yıldır özlediğimiz, her insanın birbiriyle konuşabildiği uzlaşma külçeşidini, başka yandan yirmi yıldır devam eden Erdoğan nizamına alternatif olacak demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir iktidar umudunu bir daha yeşertmiştir.
Bu, kabul etmek gerekir ki, Türk siyasetinde unutulmaya yüz tutmuş takdir-i şayan bir durumdur. Bu konuda Kılıçdaroğlu ve Akşener’in gösterdiği uğraş ve fedakârlıklar, ittifakın istikrar ve genişlemesinde belirleyici olmuştur. Kılıçdaroğlu, CHP’de hâkim olan seçkinci ve çok ‘laikçi’ tavrından uzaklaşarak Millet İttifakı’nın ‘makul ve sağduyu’ çizgisine yaklaşmıştır. Akşener ise bir yandan iktidarın baskı ve şantajlarına direnirken, öbür yandan DÜZGÜN Parti’yi radikal muhafazakâr-milliyetçi çizgiden uzak tutarak merkez sağın umut vadeden tek temsilcisi haline gelmiştir. Her iki önder de toplumda yüksek bir inanç inşa etmiştir. ötürüsıyla bu ittifak bir ‘Kılıçdaroğlu-Akşener’ ittifakıdır.
Başkanlar toplantısı mevcut Millet İttifakı’nın genişlemesi ve istikrar kazanması ismine atılmış birinci ve kıymetli bir adımdır. görüşmede yürütülen müzakerelerden anlaşılmaktadır ki, evvela bu bir seçim ittifakıdır. O denli de olması gerekirdi. Altı siyasi parti öncedenemirde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini kazanmak için bir arada hareket edeceklerdir. tıpkı vakitte seçimden daha sonra oluşacak parlamento aritmetiğine nazaran bir iktidar iştirakine dönüşme potansiyeline de sahiptir. “
“Oluşan beraberlik manzarasının pekişmesine gereksinim var”
“Öncelikle oluşan beraberlik imgesinin pekişmesine muhtaçlık vardır. Ancak, Millet İttifakı’nın genişlemesi ittifakın güçlenmesine niye olabileceği üzere bilakis zayıflamasına da niye olabilir. Yani genişleme, iki tarafı keskin kılıç üzeredir. Ortak ses ittifakı güçlendirirken kakafoni zayıflatır. kuvvetli parlamenter sisteme dönüş konusunda bir mutabakat tesis edilmiş olmakla birlikte, Türkiye’nin sıkıntıları yalnızca bundan ibaret değildir. İktisat, istihdam, yargı sistemi, adalet ve temel hak ve özgürlüklerin faal kullanması üzere kıymetli konularda da altı parti içinde minimum müştereklerde birleşildiği kamuoyuna gösterilmelidir. Bu bahisler gündeme geldiğinde telaffuzlarda ortak noktaların değil de farklılıkların öne çıkarılması ittifakı güçlendireceği yerde zayıflatabilir. Bu yüzden tüm önderlerin politik söylemelerinde tek sesliliğe değer vermesi kaçınılmazdır.
“CHP’nin elitist takımlarının telaffuzları iktidarın değirmenine su taşır”
Erdoğan iktidarı, Millet ittifakı’na tam da bu noktadan yüklenecektir. Bugüne kadar HDP-PKK üzerinden DÜZGÜN Partiyi Millet İttifakı dışına çekme çabaları Meral Akşener tarafınca boşa çıkarılmıştı. Lakin bu sefer iktidar, ittifaka katılmak isteyen DEVA ve Gelecek Partisi’nin ideolojik hassasiyetlerini kaşıyarak ittifak ortasında itilaf yaratmaya, ittifakı çözmeye ve zayıflatmaya çalışacaktır. Ayrıyeten CHP’nin elitist takımlarının DEVA ve Gelecek Partisi önderlerini AKP geçmişleri üzerinden dışlayıcı telaffuzlara yeltenmeleri de iktidarın değirmenine su taşıyacağı açıktır. Bu kısımlar CHP’nin tek başına bırakın iktidar olmayı, iktidar hayali bile kuramayacaklarını artık kabullenmelidirler.
Bir öbür dikkat edilmesi gereken konu, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda Millet İttifakı’nın şimdiden açıklama yapmaya zorlanması olacaktır. İktidarın ideolojik olarak çözemediği ittifakı, CB adaylığı üzerinden çatlatmaya çalışması hiç de sürpriz olmaz. Her ne kadar bir kesim tarafınca Kılıçdaroğlu’nun son gelişmelerle CB adaylığı konusunda ara aldığı bedellendiriliyor ise de aklı selimin elden bırakılmaması gerekir. Yol uzun. Seçim sathı mailine girildiğinde politik iklimin değişebileceği ve devlet ortasında odaklanmış yasa dışı yapıların milletimizin sosyo-kültürel fay sınırlarını harekete geçirme potansiyellerinin yüksek olduğu her daim göz önünde tutulmalıdır.
“Doğmamış çocuğa don biçmek”
Bu bağlamda genişlemiş bir ittifak millete umut vadettiği kadar, ittifakın bileşenlerine ağır bir sorumluluk da yüklemektedir. Koalisyon protokolü üzere, hangi önder seçim daha sonrası hangi makamlara gelecek yahut Cumhurbaşkanı adayı kim olacak üzere ‘Doğmamış çocuğa don biçmek’ manasına gelecek üzere dayatma ve tartışmalarla ittifaka ziyan verecek yahut ittifakın bozulmasına niye olacak, rastgele bir niçinle masadan kalkacak her siyasi başkan toplum nezdinde bunun bedelini fazlaca ağır ödemek zorunda kalabilir.”
Gökçer Tahincioğlu’nun tahlili: 5 saat 15 dakikalık tepede aday konuşulmadı, prensiplerin konuşulması benimsendi: Yeni sistem için açıklama 28 Şubat’ın yıl dönümünde yapılacak
Âlâ Parti’li Karaca’nın Korkusuz muharriri Ahmet Takan’a yaptığı değerlendirmeleri şöyleki:
“Ahlatlıbel başkanlar toplantısı Türk siyasal ömrü bağlamında tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Her biri farklı ideolojik damardan beslenen, siyasi anlayışları, gayeleri ve takımları farklı altı siyasi parti, bütün bu farklılıklarını terk etmeden, çoğulcu demokrasi şemsiyesi altında koruyarak ortak bir Türkiye ülküsünde bir ortaya gelebilmeyi başarmıştır. Bu kendi başına politik bir bedel tabir etmektedir. Bir yandan yirmi yıldır özlediğimiz, her insanın birbiriyle konuşabildiği uzlaşma külçeşidini, başka yandan yirmi yıldır devam eden Erdoğan nizamına alternatif olacak demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir iktidar umudunu bir daha yeşertmiştir.
Bu, kabul etmek gerekir ki, Türk siyasetinde unutulmaya yüz tutmuş takdir-i şayan bir durumdur. Bu konuda Kılıçdaroğlu ve Akşener’in gösterdiği uğraş ve fedakârlıklar, ittifakın istikrar ve genişlemesinde belirleyici olmuştur. Kılıçdaroğlu, CHP’de hâkim olan seçkinci ve çok ‘laikçi’ tavrından uzaklaşarak Millet İttifakı’nın ‘makul ve sağduyu’ çizgisine yaklaşmıştır. Akşener ise bir yandan iktidarın baskı ve şantajlarına direnirken, öbür yandan DÜZGÜN Parti’yi radikal muhafazakâr-milliyetçi çizgiden uzak tutarak merkez sağın umut vadeden tek temsilcisi haline gelmiştir. Her iki önder de toplumda yüksek bir inanç inşa etmiştir. ötürüsıyla bu ittifak bir ‘Kılıçdaroğlu-Akşener’ ittifakıdır.
Başkanlar toplantısı mevcut Millet İttifakı’nın genişlemesi ve istikrar kazanması ismine atılmış birinci ve kıymetli bir adımdır. görüşmede yürütülen müzakerelerden anlaşılmaktadır ki, evvela bu bir seçim ittifakıdır. O denli de olması gerekirdi. Altı siyasi parti öncedenemirde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini kazanmak için bir arada hareket edeceklerdir. tıpkı vakitte seçimden daha sonra oluşacak parlamento aritmetiğine nazaran bir iktidar iştirakine dönüşme potansiyeline de sahiptir. “
“Oluşan beraberlik manzarasının pekişmesine gereksinim var”
“Öncelikle oluşan beraberlik imgesinin pekişmesine muhtaçlık vardır. Ancak, Millet İttifakı’nın genişlemesi ittifakın güçlenmesine niye olabileceği üzere bilakis zayıflamasına da niye olabilir. Yani genişleme, iki tarafı keskin kılıç üzeredir. Ortak ses ittifakı güçlendirirken kakafoni zayıflatır. kuvvetli parlamenter sisteme dönüş konusunda bir mutabakat tesis edilmiş olmakla birlikte, Türkiye’nin sıkıntıları yalnızca bundan ibaret değildir. İktisat, istihdam, yargı sistemi, adalet ve temel hak ve özgürlüklerin faal kullanması üzere kıymetli konularda da altı parti içinde minimum müştereklerde birleşildiği kamuoyuna gösterilmelidir. Bu bahisler gündeme geldiğinde telaffuzlarda ortak noktaların değil de farklılıkların öne çıkarılması ittifakı güçlendireceği yerde zayıflatabilir. Bu yüzden tüm önderlerin politik söylemelerinde tek sesliliğe değer vermesi kaçınılmazdır.
“CHP’nin elitist takımlarının telaffuzları iktidarın değirmenine su taşır”
Erdoğan iktidarı, Millet ittifakı’na tam da bu noktadan yüklenecektir. Bugüne kadar HDP-PKK üzerinden DÜZGÜN Partiyi Millet İttifakı dışına çekme çabaları Meral Akşener tarafınca boşa çıkarılmıştı. Lakin bu sefer iktidar, ittifaka katılmak isteyen DEVA ve Gelecek Partisi’nin ideolojik hassasiyetlerini kaşıyarak ittifak ortasında itilaf yaratmaya, ittifakı çözmeye ve zayıflatmaya çalışacaktır. Ayrıyeten CHP’nin elitist takımlarının DEVA ve Gelecek Partisi önderlerini AKP geçmişleri üzerinden dışlayıcı telaffuzlara yeltenmeleri de iktidarın değirmenine su taşıyacağı açıktır. Bu kısımlar CHP’nin tek başına bırakın iktidar olmayı, iktidar hayali bile kuramayacaklarını artık kabullenmelidirler.
Bir öbür dikkat edilmesi gereken konu, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda Millet İttifakı’nın şimdiden açıklama yapmaya zorlanması olacaktır. İktidarın ideolojik olarak çözemediği ittifakı, CB adaylığı üzerinden çatlatmaya çalışması hiç de sürpriz olmaz. Her ne kadar bir kesim tarafınca Kılıçdaroğlu’nun son gelişmelerle CB adaylığı konusunda ara aldığı bedellendiriliyor ise de aklı selimin elden bırakılmaması gerekir. Yol uzun. Seçim sathı mailine girildiğinde politik iklimin değişebileceği ve devlet ortasında odaklanmış yasa dışı yapıların milletimizin sosyo-kültürel fay sınırlarını harekete geçirme potansiyellerinin yüksek olduğu her daim göz önünde tutulmalıdır.
“Doğmamış çocuğa don biçmek”
Bu bağlamda genişlemiş bir ittifak millete umut vadettiği kadar, ittifakın bileşenlerine ağır bir sorumluluk da yüklemektedir. Koalisyon protokolü üzere, hangi önder seçim daha sonrası hangi makamlara gelecek yahut Cumhurbaşkanı adayı kim olacak üzere ‘Doğmamış çocuğa don biçmek’ manasına gelecek üzere dayatma ve tartışmalarla ittifaka ziyan verecek yahut ittifakın bozulmasına niye olacak, rastgele bir niçinle masadan kalkacak her siyasi başkan toplum nezdinde bunun bedelini fazlaca ağır ödemek zorunda kalabilir.”
Gökçer Tahincioğlu’nun tahlili: 5 saat 15 dakikalık tepede aday konuşulmadı, prensiplerin konuşulması benimsendi: Yeni sistem için açıklama 28 Şubat’ın yıl dönümünde yapılacak