Emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üfazlaca, kendisine bilgi notu geldiğini belirterek, Ulusal Savunma Bakanı yardımcılarından Muhsin Dere‘nin ByLock kullanıcısı, Yunus Emre Karaosmanoğlu, ABD Elçiliği’nin sağlam irtibatı olduğunu öne sürdü.
Üoldukça, Cumhuriyet gazetesinden Barış Terkoğlu’nun sorularını yanıtladı.
-Barış Pehlivan, Cumhuriyet’te yazdığı son iki yazısında Ulusal Savunma Bakanı’nın iki yardımcısının FETÖ ile iltisakı olduğuna ait bilgiler sundu. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün üzerinden beş yıl geçmeden, TSK’nin bağlı bulunduğu bakanlığın yardımcılarından ikisinin, Fethullahçılar ile bu türlü anılmaları sizce nasıl değerlendirilmeli?
15 Temmuz daha sonrası, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlıkları Ulusal Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Tüm subay astsubayların atamalarının bakanlık tarafınca yapılması hususu bir KHK ile düzenlendi. Bunların daha sonrasında, bakanlığın ehemmiyeti bir kat daha artmış oldu. Hal bu biçimdeyken, TSK’nin direkt bağlı olduğu Ulusal Savunma Bakanlığı’nın en üst seviye bakan yardımcılarının isimlerinin, şu yahut bu türlü FETÖ ile birlikte anılması kabul edilemez bir durum.
– Ulusal Savunma Bakanı’nın dört yardımcısı var. Pekala, bu iltisak yalnızca iki yardımcı ile mi hudutlu?
Biliyorsunuz ben 15 Temmuz öncesinde, FETÖ’nün TSK içerisindeki yasa dışı yapılanması ile ilgili olarak, Hava Kuvvetleri Başsavcısı olarak birinci ve son soruşturma yürüten savcıyım. çabucak sonrasındaları da bu yapı ile ilgili olarak biroldukca gazete ve televizyonlarda açıklamalarda bulundum. Bu süreçte halkımızın bana karşı bir itimadı oluştu ve bu inanca istinaden ellerinde olan FETÖ’ye ait bilgi ve evrakları bana ulaştırdılar.
– Öteki Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olan Muhsin Dere hakkında bir şey iletildi mi örneğin?
Evet. Bana gelen bilgi notunda, bakan yardımcısı Muhsin Dere’nin ByLock kullanıcısı olduğu, kız kardeşlerinin kocalarının (H.K. ve R.A.) 672 ve 679 sayılı KHK ile kamu nazaranvlerinden ihraç edildikleri ve birtakım yakın akrabalarının FETÖ ile iltisaklı oldukları ayrıntıları yer alıyor.
– “Bilgi notu” söylemiş olduğiniz bu notta öteki hangi bilgiler yer alıyor?
ayrıntıların Muhsin Dere’nin bakan yardımcısı olarak atandığı 2018 tarihindilk önceye, Savunma Sanayi Müsteşarı olarak atandığı vakit içindera ilişkin olduğu anlaşılıyor.
– Bu bilgiler, güya güvenlik ünitelerinin hazırladığı evraktan çıkmış üzere?
Bende de bu biçimde bir kanaat uyandırdı. Lakin bu mevzuda kesin bir şey diyemem. Lakin Emniyet üniteleri tarafınca hazırlanmışsa bu epey vahim bir durum. Zira bu doküman, şayet Emniyet müdürlükleri tarafınca hazırlanmışsa, hakkında FETÖ iltisakı olduğuna dair bilgiler olan birisinin, Savunma Sanayi Müsteşarı olarak atanması, çabucak sonrasında ise Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olması inanılacak bir durum değil.
– İBB tartışmalarında bu akrabalıklar hayli konuşuldu. Bakıyorum, ismini verdiğiniz, Muhsin Dere’nin kız kardeşinin kocası olan H.K’nin, 1 Eylül 2016 tarih ve 672 sayılı KHK ile, öteki kız kardeşinin kocası R.A’nın ise 6 Ocak 2017 tarih ve 679 sayılı KHK ile ihraç edildikleri ayrıntıları görülüyor. Fakat Dere’nin ByLock kullanıp kullanmadığını bizim sorgulamamız mümkün değil. Bu durumu sonuçlandırmak yargının işi. Bu durumda iddianızla ilgili olarak ne yapacaksınız?
Ben elimdeki bu belgeyi yetkili mercilere vermek zorundayım. Türk Ceza Kanunu’nun 278. maddesi bunu emrediyor. Gerçeği tespit etmek ve gereğini yapmak onların işi.
– Gelelim öbür isme. Biliyorsunuz ben ve Barış Pehlivan, birlikte WikiLeaks evraklarını incelemiş ve orada yer alan dokümanlardan yararlanarak Sızıntı WikiLeaks’de Ünlü Türkler kitabını yazmıştık. Sizin bana verdiğiniz Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ile ilgili WikiLeaks evraklarını inceledim. Haklısınız, dokümanlardan birisi 26 Temmuz 2007 tarihindeki başkası ise 24 Ekim 2007 tarihindeki Amerikan Büyükelçiliği’nin telgrafları.
WikiLeaks dokümanlarının gerçek olduğu konusunda bir tereddüt yok. Bu niçinle, ABD Büyükelçiliği siyasi danışmanı tarafınca, 26 Temmuz 2007 tarihindeki telgrafta, bugün Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olan Yunus Emre Karaosmanoğlu için, “Lütfen onu hayli sıkı koruyun” diye yazması anlaşılabilir bir durum değil. ABD elçiliği siyasi danışmanı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın o periyot özel kaleminde bakılırsavli olan Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun katiyen korunması için, neden ABD hükümetine adeta yalvarır, ricacı olur?
– olağan olarak kastedilen ismin deşifre olmaması. 24 Ekim 2007 tarihindeki ikinci telgraf güya bunun neden gerektiği konusunda ipuçları veriyor üzere?
Haklısınız… ABD Elçiliği tarafınca; ortalarında CIA, DIA (Savunma İstihbarat Ajansı), ABD Savunma Bakanı’nın bulunduğu onlarca makama gönderilen telgrafta, “elçiliğimizin emniyetli irtibatları” olan Yunus Emre Karaosmanoğlu ve Şaban Dişli bizi uyardı diye yazıyor. Bu telgrafta yazılı olanlar beni şoka soktu. Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu, ABD Elçiliği’nin muteber irtibatı. Yunus Emre Karaosmanoğlu, ABD Büyükelçiliği’ni uyarıyor. Ne demek bu? ABD ile Karaosmanoğlu içindeki nasıl bir ilgi bu? Kaldı ki, WikiLeaks evrakları 2006-2016 yılları içinde yayımlandı. Yani Amerika Birleşik Devletleri’nin “güvenilir irtibatı” ve “mutlaka korunması gereken kişi” olarak tanımladığı birisi Yunus Emre Karaosmanoğlu, 2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en kıymetli kurumu olan TSK’nin bağlı olduğu bakanlığın yardımcısı yapılıyor. Aklımıza mukayyet ol Allahım!
Üoldukça, Cumhuriyet gazetesinden Barış Terkoğlu’nun sorularını yanıtladı.
-Barış Pehlivan, Cumhuriyet’te yazdığı son iki yazısında Ulusal Savunma Bakanı’nın iki yardımcısının FETÖ ile iltisakı olduğuna ait bilgiler sundu. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün üzerinden beş yıl geçmeden, TSK’nin bağlı bulunduğu bakanlığın yardımcılarından ikisinin, Fethullahçılar ile bu türlü anılmaları sizce nasıl değerlendirilmeli?
15 Temmuz daha sonrası, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlıkları Ulusal Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Tüm subay astsubayların atamalarının bakanlık tarafınca yapılması hususu bir KHK ile düzenlendi. Bunların daha sonrasında, bakanlığın ehemmiyeti bir kat daha artmış oldu. Hal bu biçimdeyken, TSK’nin direkt bağlı olduğu Ulusal Savunma Bakanlığı’nın en üst seviye bakan yardımcılarının isimlerinin, şu yahut bu türlü FETÖ ile birlikte anılması kabul edilemez bir durum.
– Ulusal Savunma Bakanı’nın dört yardımcısı var. Pekala, bu iltisak yalnızca iki yardımcı ile mi hudutlu?
Biliyorsunuz ben 15 Temmuz öncesinde, FETÖ’nün TSK içerisindeki yasa dışı yapılanması ile ilgili olarak, Hava Kuvvetleri Başsavcısı olarak birinci ve son soruşturma yürüten savcıyım. çabucak sonrasındaları da bu yapı ile ilgili olarak biroldukca gazete ve televizyonlarda açıklamalarda bulundum. Bu süreçte halkımızın bana karşı bir itimadı oluştu ve bu inanca istinaden ellerinde olan FETÖ’ye ait bilgi ve evrakları bana ulaştırdılar.
– Öteki Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olan Muhsin Dere hakkında bir şey iletildi mi örneğin?
Evet. Bana gelen bilgi notunda, bakan yardımcısı Muhsin Dere’nin ByLock kullanıcısı olduğu, kız kardeşlerinin kocalarının (H.K. ve R.A.) 672 ve 679 sayılı KHK ile kamu nazaranvlerinden ihraç edildikleri ve birtakım yakın akrabalarının FETÖ ile iltisaklı oldukları ayrıntıları yer alıyor.
– “Bilgi notu” söylemiş olduğiniz bu notta öteki hangi bilgiler yer alıyor?
ayrıntıların Muhsin Dere’nin bakan yardımcısı olarak atandığı 2018 tarihindilk önceye, Savunma Sanayi Müsteşarı olarak atandığı vakit içindera ilişkin olduğu anlaşılıyor.
– Bu bilgiler, güya güvenlik ünitelerinin hazırladığı evraktan çıkmış üzere?
Bende de bu biçimde bir kanaat uyandırdı. Lakin bu mevzuda kesin bir şey diyemem. Lakin Emniyet üniteleri tarafınca hazırlanmışsa bu epey vahim bir durum. Zira bu doküman, şayet Emniyet müdürlükleri tarafınca hazırlanmışsa, hakkında FETÖ iltisakı olduğuna dair bilgiler olan birisinin, Savunma Sanayi Müsteşarı olarak atanması, çabucak sonrasında ise Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olması inanılacak bir durum değil.
– İBB tartışmalarında bu akrabalıklar hayli konuşuldu. Bakıyorum, ismini verdiğiniz, Muhsin Dere’nin kız kardeşinin kocası olan H.K’nin, 1 Eylül 2016 tarih ve 672 sayılı KHK ile, öteki kız kardeşinin kocası R.A’nın ise 6 Ocak 2017 tarih ve 679 sayılı KHK ile ihraç edildikleri ayrıntıları görülüyor. Fakat Dere’nin ByLock kullanıp kullanmadığını bizim sorgulamamız mümkün değil. Bu durumu sonuçlandırmak yargının işi. Bu durumda iddianızla ilgili olarak ne yapacaksınız?
Ben elimdeki bu belgeyi yetkili mercilere vermek zorundayım. Türk Ceza Kanunu’nun 278. maddesi bunu emrediyor. Gerçeği tespit etmek ve gereğini yapmak onların işi.
– Gelelim öbür isme. Biliyorsunuz ben ve Barış Pehlivan, birlikte WikiLeaks evraklarını incelemiş ve orada yer alan dokümanlardan yararlanarak Sızıntı WikiLeaks’de Ünlü Türkler kitabını yazmıştık. Sizin bana verdiğiniz Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ile ilgili WikiLeaks evraklarını inceledim. Haklısınız, dokümanlardan birisi 26 Temmuz 2007 tarihindeki başkası ise 24 Ekim 2007 tarihindeki Amerikan Büyükelçiliği’nin telgrafları.
WikiLeaks dokümanlarının gerçek olduğu konusunda bir tereddüt yok. Bu niçinle, ABD Büyükelçiliği siyasi danışmanı tarafınca, 26 Temmuz 2007 tarihindeki telgrafta, bugün Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı olan Yunus Emre Karaosmanoğlu için, “Lütfen onu hayli sıkı koruyun” diye yazması anlaşılabilir bir durum değil. ABD elçiliği siyasi danışmanı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın o periyot özel kaleminde bakılırsavli olan Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun katiyen korunması için, neden ABD hükümetine adeta yalvarır, ricacı olur?
– olağan olarak kastedilen ismin deşifre olmaması. 24 Ekim 2007 tarihindeki ikinci telgraf güya bunun neden gerektiği konusunda ipuçları veriyor üzere?
Haklısınız… ABD Elçiliği tarafınca; ortalarında CIA, DIA (Savunma İstihbarat Ajansı), ABD Savunma Bakanı’nın bulunduğu onlarca makama gönderilen telgrafta, “elçiliğimizin emniyetli irtibatları” olan Yunus Emre Karaosmanoğlu ve Şaban Dişli bizi uyardı diye yazıyor. Bu telgrafta yazılı olanlar beni şoka soktu. Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu, ABD Elçiliği’nin muteber irtibatı. Yunus Emre Karaosmanoğlu, ABD Büyükelçiliği’ni uyarıyor. Ne demek bu? ABD ile Karaosmanoğlu içindeki nasıl bir ilgi bu? Kaldı ki, WikiLeaks evrakları 2006-2016 yılları içinde yayımlandı. Yani Amerika Birleşik Devletleri’nin “güvenilir irtibatı” ve “mutlaka korunması gereken kişi” olarak tanımladığı birisi Yunus Emre Karaosmanoğlu, 2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en kıymetli kurumu olan TSK’nin bağlı olduğu bakanlığın yardımcısı yapılıyor. Aklımıza mukayyet ol Allahım!