Fehmi Koru*
Ülkemiz herbiçimde on yıllardır görülmemiş ağır kış koşullarına muhatap. Kar ülkenin büyük kısmını tesiri altına aldı. Antalya bile en son 1993 yılında gördüğü kar ile bir daha tanıştı.
İstanbul ise kendisini kara teslim etmiş bulunuyor.
Yeni havalimanı kullanılamaz hale geliverdi. Ana yollar kapandı, dev kamyonlar dahil binlerce araç kara saplandı, binlerce şoför ve yolcu ne yapacaklarını bilemez biçimde aç-biilaç yollarda kaldı.
Olur bu biçimde hadiseler. Emsal bir durum Avrupa’nın çeşitli ülkelerini de etkiledi.
Her vakit olduğu üzere bizde bu bahis da derhal siyasi çekişmeye gereç haline geliverdi.
Cumhurbaşkanı iki bakanını İstanbul’a gönderdi; onlar da valiyi yanlarına alıp devlet imkanlarını kullanarak kenti bir daha hayata geçirecek bir gayretin içerisine girdiler.
Mahallî idarenin önderi olan CHP’li büyükşehir belediye liderini dışlayarak…
[Bakanları taşıyan uçak, kar yüzünden fonksiyonsuz hale gelmiş -dünyanın kıskandığı- İstanbul Havalimanı yerine, bir pisti kullanılamadığı için fonksiyonunu yitirdi sayılan Atatürk Havalimanı’na inebildi.]
İstanbul büyükşehir belediye lideri Ekrem İmamoğlu da Afet Uyum Merkezi’nde (AKOM) kendi takımının başında geceli-gündüzlü bir mesai verdi.
Onların çabasını bakılırsan alt takımlar, belediye lideri ve bakanlardan geri kalmamak için, canla başla çalıştılar.
Genel ve lokal idare başka farklı çalıştı bu muhataralı günlerde.
Başka ayrı çalışmak yerine güç birliği yapsalardı hiç kuşkusuz problemlerin üstesinden daha çabuk gelinebilirdi.
bu biçimde “Ben daha fazla çalıştım, o az çalıştı” tatavası yapılamazdı ama…
her neyse.
Günün sonunda İmamoğlu’na “19 saatlik mesaide 1 saatlik yemek molam bile konuşuldu” tarizinde bulunduracak bir olay yaşandı.
AKOM’dan çıkıp yemek için bir balık lokantasına gitmesinin toplumsal medyaya materyal olması ile…
Tarizi yerinde, lakin siyasi açıdan bir mana taşımıyor. 19 saatlik mesaiyi televizyonlardaki imgeler eşliğinde kimilerinin gözünde sıfırlayacak bir siyasi gaf bu yaptığı…
Kendisini sevenler “Yemek epey önce planlanmıştı” üzere bir şeyler söylüyor.
Seçim muvaffakiyetinin çabucak akabinde, bakılırsave başlamadan, Erzurum’da kayak tatiline çıktığında da “Önceden planlanmış bir tatildi” savunmasına başvurulmuştu.
Kıymetli bir kıymetlendirme kusuruydu en karlı kentlerimizden Erzurum’da kayak tatili.
Artık de İstanbul kara teslim olmuşken balıkçıda yemek molası…
Kar tutulması diye bir şey vardır ya, Ekrem Bey’in zaafı da o.
Onu kar tutuyor.
Yanında “Başkan, bu yaptığınız yanlış” diyecek birileri yok mu?
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.
Ülkemiz herbiçimde on yıllardır görülmemiş ağır kış koşullarına muhatap. Kar ülkenin büyük kısmını tesiri altına aldı. Antalya bile en son 1993 yılında gördüğü kar ile bir daha tanıştı.
İstanbul ise kendisini kara teslim etmiş bulunuyor.
Yeni havalimanı kullanılamaz hale geliverdi. Ana yollar kapandı, dev kamyonlar dahil binlerce araç kara saplandı, binlerce şoför ve yolcu ne yapacaklarını bilemez biçimde aç-biilaç yollarda kaldı.
Olur bu biçimde hadiseler. Emsal bir durum Avrupa’nın çeşitli ülkelerini de etkiledi.
Her vakit olduğu üzere bizde bu bahis da derhal siyasi çekişmeye gereç haline geliverdi.
Cumhurbaşkanı iki bakanını İstanbul’a gönderdi; onlar da valiyi yanlarına alıp devlet imkanlarını kullanarak kenti bir daha hayata geçirecek bir gayretin içerisine girdiler.
Mahallî idarenin önderi olan CHP’li büyükşehir belediye liderini dışlayarak…
[Bakanları taşıyan uçak, kar yüzünden fonksiyonsuz hale gelmiş -dünyanın kıskandığı- İstanbul Havalimanı yerine, bir pisti kullanılamadığı için fonksiyonunu yitirdi sayılan Atatürk Havalimanı’na inebildi.]
İstanbul büyükşehir belediye lideri Ekrem İmamoğlu da Afet Uyum Merkezi’nde (AKOM) kendi takımının başında geceli-gündüzlü bir mesai verdi.
Onların çabasını bakılırsan alt takımlar, belediye lideri ve bakanlardan geri kalmamak için, canla başla çalıştılar.
Genel ve lokal idare başka farklı çalıştı bu muhataralı günlerde.
Başka ayrı çalışmak yerine güç birliği yapsalardı hiç kuşkusuz problemlerin üstesinden daha çabuk gelinebilirdi.
bu biçimde “Ben daha fazla çalıştım, o az çalıştı” tatavası yapılamazdı ama…
her neyse.
Günün sonunda İmamoğlu’na “19 saatlik mesaide 1 saatlik yemek molam bile konuşuldu” tarizinde bulunduracak bir olay yaşandı.
AKOM’dan çıkıp yemek için bir balık lokantasına gitmesinin toplumsal medyaya materyal olması ile…
Tarizi yerinde, lakin siyasi açıdan bir mana taşımıyor. 19 saatlik mesaiyi televizyonlardaki imgeler eşliğinde kimilerinin gözünde sıfırlayacak bir siyasi gaf bu yaptığı…
Kendisini sevenler “Yemek epey önce planlanmıştı” üzere bir şeyler söylüyor.
Seçim muvaffakiyetinin çabucak akabinde, bakılırsave başlamadan, Erzurum’da kayak tatiline çıktığında da “Önceden planlanmış bir tatildi” savunmasına başvurulmuştu.
Kıymetli bir kıymetlendirme kusuruydu en karlı kentlerimizden Erzurum’da kayak tatili.
Artık de İstanbul kara teslim olmuşken balıkçıda yemek molası…
Kar tutulması diye bir şey vardır ya, Ekrem Bey’in zaafı da o.
Onu kar tutuyor.
Yanında “Başkan, bu yaptığınız yanlış” diyecek birileri yok mu?
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.