Fehmi Koru*
Erbakan Hoca, ileriye dönük, var iseyıma dayalı konularda görüş açıklamasını isteyenlere “Şafii uleması bu biçimde konularda görüş açıklamaya cevaz vermez” mukabelesinde bulunurdu.
Tebessüm ederek…
Lakin bizim misyonumuz, sadece bugünü açıklamak değil, günümüzde pişen mevzuların gelecekte alacağı hali de anlamaya çalışmak.
Yalnızca gazeteciler değil, siyaset dünyası ortasında yer alanlar da gelecekle ilgililer, ilgilenmek zorundalar. Gerçekten, bir TV programına katılan Saadet Partisi genel lideri Temel Karamollaoğlu da, sandık ufukta göründüğünde ortaya çıkabilecek tabloyla ilgili sorulara yanıt vermekte tereddüt etmemiş.
Gerçek da yapmış. her insanın çekinmeden görüşlerini açıklayacağı, eteklerindeki taşı döküp kendi hareketinin hudutlarını açıklayacağı günlerden geçiyoruz.
Benim daha evvel burada deklare ettiğım yapılacak birinci seçimle ilgili öngörüm, adaylığına kesin gözüyle bakılan Tayyip Erdoğan’la ilgili. Her seçim öncesinde kendisini en ülkü aday olarak göstermeye yarayan çıkışlar yapabilen ve bu yolla seçimlerden galibiyetle çıkan AK Parti genel lideri Erdoğan’ın, önümüzdeki seçime lehine kullanabileceği fazla öge olmadan gideceği görülüyor.
“Anayasal manisi aşıp aday olabilme hakkını kazansa bile Erdoğan aday olmayı düşünmeyebilir” dememin en kıymetli niçini bu.
Tayyip Erdoğan’ın kazanamayacağı bir yarışa girmeyi düşünmeyeceği kanaatindeyim. Kamuoyu yoklamaları, karşısında kuvvetli bir aday olması halinde, rakibinin seçimi kazanma bahtının yüksek olduğuna işaret ediyor.
Birinci öngörümü “İktidar cephesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu merak ediyor, fakat temel merak edilmesi gereken Cumhur İttifakı adayının kim olacağı” cümlesiyle tabir etmiştim.
Tezim tartışıldı, tartışılıyor ve düzgün de oluyor.
Şimdinin üzerinde düşünülmeyi hak eden sorusu ise şu: İktidar cephesinin adayını belirlemede -kendisi adaylığını koymayacaksa- en belirleyici kişi bir daha Tayyip Erdoğan olacak; sanki kendi yerine nasıl birinin önümüzdeki devirde seçilip cumhurbaşkanı olmasını tercih eder Tayyip Erdoğan?
olağan olarak adayın sahip olması gerektiğini düşüneceği birinci özellik, belirleyeceği kişinin kendisinin aday olmaması kararınu da getiren ittifak cephesindeki oy kayıplarını bilakis çevirecek, karşı ittifakın destekçilerinden de oy alabilecek biri olmasıdır.
Yeni sistemin ‘yüzde 50+1’ oyu mecburî hale getirmesi ittifakları karşı cepheden oy devşirmeye zorluyor.
Öngörüde bir adım daha ileri gidelim.
Sanki 2017’de yapılan referandumla geçilen ve kendisinin hudutlarını sonuna kadar kullandığı ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile devlet liderine sağlanan geniş yetkilerin seçilecek cumhurbaşkanında da bulunmasını ister mi Tayyip Erdoğan?
Madem öngörüde bulunuyorum, bu bahiste da ne düşündüğümü paylaşayım: Kendisi aday olamayacak ve bir diğeri kendisinin yerine cumhurbaşkanı seçilecekse ve bunu sağlamanın minimum kaidesi adayın seçim kampanyasında parlamenter sisteme dönülmesi vaadinde bulunması ise, AK Parti idaresindeki kimilerinden buna itirazlar gelse bile, genel lider olarak Tayyip Erdoğan vaadi destekleyebilir.
Seçime az kala gündemin birinci unsuru, iki ittifakın adaylarının tıpkı vaadi yinelaması olabilir.
Parlamenter sisteme dönüş vaadini…
Hatta eski sistemin daha da güçlendirilmiş, istikrar ve denetlemenin yerli yerine oturduğu, kuvvetler ayrılığının güzelce tahkim edildiği bir yeni Türkiye vaadi eşliğinde…
Bu değişikliği yaşayabiliriz gibime geliyor.
…….
İngiltere’deki Müslümanlar da Taliban’dan rahatsızmış
Dünkü yazımda, İngiltere’de faaliyet gösteren ‘İslam Şeriatı Konseyi’ isimli kuruluştan Khola Hasan’ın BBC radyosunda her Müslüman’ın Taliban’ın zaferini kutladığı, Taliban’a bir talih tanınması gerektiği görüşünü paylaştığını eleştirerek aktarmıştım.
İngiliz Daily Mail gazetesinin haberinden öğrenerek…
Birebir gazete dün Oxford İslam Cemaati’nin imamı Dr. Taj Hargey’in Khola Hasan’ın görüşlerine şiddetle karşı çıkan bir yazısına yer verdi. Tam sayfa. Kendi etrafındaki Müslüman kitleden tek bir kişinin bile o denli düşünmediğini, İngiltere’de yaşayan Müslümanların Kabil’den gelen haberleri telaşla izlediğini, bilhassa bayan ve kızlarla ilgili olumsuz beklentilerin herkesi huzursuz ettiğini uzun uzadıya anlatıyor Dr. Hargey.
Anında tekzibe sayfalarında yer veren Daily Mail ülkesinin en prestijli gazetesi sayılmaz; lakin bu davranışıyla benim gözümdeki kıymeti arttı.
………
d-Smart harekete geçti
Abonesi olduğum d-Smart’a, iki haftaya uzanan ısrarlı gayretlerime karşın, vaat ettiği kanalları açtıramadığımı dün buraya taşımıştım.
Dün sabah 11.00’da evvel SMS olarak kapalı kanalların açıldığı bilgisi ulaştırıldı. Akabinde platformun bir yetkilisi arayıp yanlışlığın düzeltildiğini bildirdi ve özür diledi.
Memnuniyetimi sizlerle de paylaşmak istedim.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.
Erbakan Hoca, ileriye dönük, var iseyıma dayalı konularda görüş açıklamasını isteyenlere “Şafii uleması bu biçimde konularda görüş açıklamaya cevaz vermez” mukabelesinde bulunurdu.
Tebessüm ederek…
Lakin bizim misyonumuz, sadece bugünü açıklamak değil, günümüzde pişen mevzuların gelecekte alacağı hali de anlamaya çalışmak.
Yalnızca gazeteciler değil, siyaset dünyası ortasında yer alanlar da gelecekle ilgililer, ilgilenmek zorundalar. Gerçekten, bir TV programına katılan Saadet Partisi genel lideri Temel Karamollaoğlu da, sandık ufukta göründüğünde ortaya çıkabilecek tabloyla ilgili sorulara yanıt vermekte tereddüt etmemiş.
Gerçek da yapmış. her insanın çekinmeden görüşlerini açıklayacağı, eteklerindeki taşı döküp kendi hareketinin hudutlarını açıklayacağı günlerden geçiyoruz.
Benim daha evvel burada deklare ettiğım yapılacak birinci seçimle ilgili öngörüm, adaylığına kesin gözüyle bakılan Tayyip Erdoğan’la ilgili. Her seçim öncesinde kendisini en ülkü aday olarak göstermeye yarayan çıkışlar yapabilen ve bu yolla seçimlerden galibiyetle çıkan AK Parti genel lideri Erdoğan’ın, önümüzdeki seçime lehine kullanabileceği fazla öge olmadan gideceği görülüyor.
“Anayasal manisi aşıp aday olabilme hakkını kazansa bile Erdoğan aday olmayı düşünmeyebilir” dememin en kıymetli niçini bu.
Tayyip Erdoğan’ın kazanamayacağı bir yarışa girmeyi düşünmeyeceği kanaatindeyim. Kamuoyu yoklamaları, karşısında kuvvetli bir aday olması halinde, rakibinin seçimi kazanma bahtının yüksek olduğuna işaret ediyor.
Birinci öngörümü “İktidar cephesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu merak ediyor, fakat temel merak edilmesi gereken Cumhur İttifakı adayının kim olacağı” cümlesiyle tabir etmiştim.
Tezim tartışıldı, tartışılıyor ve düzgün de oluyor.
Şimdinin üzerinde düşünülmeyi hak eden sorusu ise şu: İktidar cephesinin adayını belirlemede -kendisi adaylığını koymayacaksa- en belirleyici kişi bir daha Tayyip Erdoğan olacak; sanki kendi yerine nasıl birinin önümüzdeki devirde seçilip cumhurbaşkanı olmasını tercih eder Tayyip Erdoğan?
olağan olarak adayın sahip olması gerektiğini düşüneceği birinci özellik, belirleyeceği kişinin kendisinin aday olmaması kararınu da getiren ittifak cephesindeki oy kayıplarını bilakis çevirecek, karşı ittifakın destekçilerinden de oy alabilecek biri olmasıdır.
Yeni sistemin ‘yüzde 50+1’ oyu mecburî hale getirmesi ittifakları karşı cepheden oy devşirmeye zorluyor.
Öngörüde bir adım daha ileri gidelim.
Sanki 2017’de yapılan referandumla geçilen ve kendisinin hudutlarını sonuna kadar kullandığı ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile devlet liderine sağlanan geniş yetkilerin seçilecek cumhurbaşkanında da bulunmasını ister mi Tayyip Erdoğan?
Madem öngörüde bulunuyorum, bu bahiste da ne düşündüğümü paylaşayım: Kendisi aday olamayacak ve bir diğeri kendisinin yerine cumhurbaşkanı seçilecekse ve bunu sağlamanın minimum kaidesi adayın seçim kampanyasında parlamenter sisteme dönülmesi vaadinde bulunması ise, AK Parti idaresindeki kimilerinden buna itirazlar gelse bile, genel lider olarak Tayyip Erdoğan vaadi destekleyebilir.
Seçime az kala gündemin birinci unsuru, iki ittifakın adaylarının tıpkı vaadi yinelaması olabilir.
Parlamenter sisteme dönüş vaadini…
Hatta eski sistemin daha da güçlendirilmiş, istikrar ve denetlemenin yerli yerine oturduğu, kuvvetler ayrılığının güzelce tahkim edildiği bir yeni Türkiye vaadi eşliğinde…
Bu değişikliği yaşayabiliriz gibime geliyor.
…….
İngiltere’deki Müslümanlar da Taliban’dan rahatsızmış
Dünkü yazımda, İngiltere’de faaliyet gösteren ‘İslam Şeriatı Konseyi’ isimli kuruluştan Khola Hasan’ın BBC radyosunda her Müslüman’ın Taliban’ın zaferini kutladığı, Taliban’a bir talih tanınması gerektiği görüşünü paylaştığını eleştirerek aktarmıştım.
İngiliz Daily Mail gazetesinin haberinden öğrenerek…
Birebir gazete dün Oxford İslam Cemaati’nin imamı Dr. Taj Hargey’in Khola Hasan’ın görüşlerine şiddetle karşı çıkan bir yazısına yer verdi. Tam sayfa. Kendi etrafındaki Müslüman kitleden tek bir kişinin bile o denli düşünmediğini, İngiltere’de yaşayan Müslümanların Kabil’den gelen haberleri telaşla izlediğini, bilhassa bayan ve kızlarla ilgili olumsuz beklentilerin herkesi huzursuz ettiğini uzun uzadıya anlatıyor Dr. Hargey.
Anında tekzibe sayfalarında yer veren Daily Mail ülkesinin en prestijli gazetesi sayılmaz; lakin bu davranışıyla benim gözümdeki kıymeti arttı.
………
d-Smart harekete geçti
Abonesi olduğum d-Smart’a, iki haftaya uzanan ısrarlı gayretlerime karşın, vaat ettiği kanalları açtıramadığımı dün buraya taşımıştım.
Dün sabah 11.00’da evvel SMS olarak kapalı kanalların açıldığı bilgisi ulaştırıldı. Akabinde platformun bir yetkilisi arayıp yanlışlığın düzeltildiğini bildirdi ve özür diledi.
Memnuniyetimi sizlerle de paylaşmak istedim.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.