JoKeR
Active member
Oku ileri atmak için yayı geriye çekmek gerektiği kadim bir bilgidir. Yayı geriye çekebildiğiniz ölçüde ileriye gidebiliyor yahut bocalayıp kalıyorsunuz. Geçmişten ders almak da diyebiliriz buna. “Her şey ben yaşarken oldu” der İsmet Özel, gerçek. Bu herkes için geçerli olduğuna göre, her şey bizdilk evvelkiler yaşarken de oldu. Türlü entrikalarla karşılaşıyoruz içten ve dıştan, evvel şaşırıyor, daha sonra bakıyoruz ki herkes her şeyle karşılaşmış vaktinde. Birinci değilmişiz aldanan, birinci değilmişiz içten içe kemirilen ve satılan. 15 Temmuz işgal teşebbüsünü yaşadığımız anı düşünün, nasıl da inanılmaz gelmişti, “Bizden görünüp, haçlı zihniyetine hizmet eden Müslüman nasıl olur?” demiştik.
Oluyormuş halbuki, tecrübeli gazeteci Nuh Albayrak yayı o denli bir geriye çekti ki, Haçlı savaşlarının başlangıcına götürdü bizi. Düşmanı tanımadan önlem alamayız zira. Baktığımızda ekonomik siyasi işbirliği üzere gözüken Avrupa Birliği’nin bile Haçlı ruhu ile hareket ettiğini görür görmez artık şaşırmıyoruz. Haçlı neydi sahi ve günümüze kadar izlerini nasıl takip etmemiz gerekirdi? Albayrak, İçten Dıştan Entrikalar kitabında Haçlı Seferleri’nin günümüze uzanan izlerini sürdü.
KÜFÜR TEK MİLLETTİR
İçten ve Dıştan Entrikalar, Nuh Albayrak, KTB Yayınları, 2021, 392 sayfa
Yağma hareketinden öteye geçmeyen Haçlı Seferleri’nin Müslümanlara yönelik topyekun akının sembolü olduğu gerçeği ortada. 15 Temmuz, 28 Şubat, 12 Eylül, 27 Mayıs’a baktığımızda, küfrün tek millet olduğunu ve içimizdeki küfür erlerinin Haçlı ruhuna hizmet ettiğini anlıyoruz. Batılılardan medet umma, sıkıştığında ülkesini batılı ağa babalarına şikayet etme alışkanlığı, işte bu devşirme ruhun hezeyanları. “Bir insan düşmanından nasıl medet umar?” sorusu yakıcı bir biçimde karşımızda duruyor hala.
İslamiyet’in gelişiyle birlikte Yahudi entrikalarıyla başlayan hıyanet zinciri, Türklerin Müslümanlıkla şereflenmesinden daha sonra da Haçlı akınlarıyla devam ediyor. Şu satırlara dikkat, “çok açıktır ki, Hristiyan dünyası, Haçlı Seferlerinin başlamasına sebep olan politik, siyasi ve ekonomik çıkar elde etme gayelerinden vazgeçmediklerine nazaran, bu uğraşın sona ermesi de düşünülemez”. bu biçimde haçlı adımlarını takip etmeye devam.
SATILIKLARI BULMAK SIKINTI DEĞİL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’cüler için ‘Haşhaşi’ benzetmesi yaptığında, oku geriye çekemeyenler mana verememişti. Kitapta Haşhaşilerin Haçlıların daimi müttefiki olduğunu okuyup, Hasan Sabbah’ın Tapınak Şövalyeleri’ne bile model olduğunu gördüğünüzde, FETÖ’yü manalandırmak hiç de güç gelmeyecek.
İki farklı din, Hristiyanlık ve Yahudilik. Lakin niye daima gayeye birlikte kilitlenirler? Museviler, Musevilik ve Hristiyanlık dinini evvel tahrif ettiler, Masonluk teşkilatıyla da Haçlı-Siyonist ittifakını oluşturarak, Müslüman ülkelerin can damarlarına girdiler. Hindistan’dan Afrika’ya kadar gönderdikleri casuslarla, ‘içerideki satılık’ları bulmak hiç de sıkıntı olmadı şüphesiz. Osmanlı da bundan nasibini aldı.
HER TAŞIN ALTINDA İNGİLİZ
Her taşın altından çıkan İngiltere bu zincirin tam ortasında. “Hilafet yıkılmadıkça sömürü yapılamaz” niyeti, İngiliz aklının İslam’a atak şifrelerinin en büyük kanıtı. İslam dinini yıkamayacaklarını anladıkları için, tahrif etme yolunu oldukçatan keşfettiler. Uzun vadeli planlarının temeli şu biçimde ele alınıyor kitapta: “Rakibiniz sizden kuvvetliyse tek tahlil uzun vadeli plan yapmak ve kesintisiz uygulamaktır. İngiliz derin devleti de motamot bu biçimde yapmış, 250 yıl daha sonra meyve vereceğini umdukları ‘entrika ağacı’nı itinayla dikmiş ve bakımını yapmışlardı.”
daha sonrasında İngiliz casusu Hempher çıkar, Necdli ortağı Abdülvehhab’a Vehhabiliği kurdurur, kurdukları sapık mezhebi korumak için bir de devlet kurarlar, Abdülvehhab’ın kızıyla Muhammed bin Suud’u evlendirerek, maşa devletlerini de, tahrif ettikleri dinlerini de garanti altına alırlar. daha sonra dünyaya bir fotoğraf verilir, fotoğrafta bir küre, etrafında Siyonist-Haçlı ittifakı. Müslüman hükümdarın orada ne işi mi var? O ilişkiyi oldukçatan kurmuş olmanız gerekirdi.
SİYONİSTLERİN OYUNUNA GELME
“Son üç asırda Müslümanlar ve Türkler nerede hıyanete uğramışsa, altında kesinlikle İngiltere vardır” diyor muharrir. Fakat İngilizleri tanımak hiç de kolay değil. Zira karşınıza hangi kimlikle çıkacakları muamma. Bir bakarsın mezhep kuran Hempher olur, bir bakarsın muazzam İslami eğitimiyle Arapça, Türkçe Farsça’yı ana lisanı üzere konuşan İbrahim Zeki kıyafetleriyle dolaşan John. daha sonra Arap Baharı, 15 Temmuz, Seyahat kalkışması derler, altından Haçlı ittifakı çıkar.
Bugün yaşananlara mana vermek için, her insanın okuması gereken bir seri hazırlamış Nuh Albayrak.
Cennet Yer Abdülahmid Han Hazretleri’nin darbeyle indirilmesine kadar olan kısım birinci cilt olan “İçten Dıştan Entrikalar”da anlatılıyor. İkinci kitap “Devlet Yıkan Tefrikalar”da Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı var. 1923-1950 ortası vesayetçi periyodu “Darbeden Beter Vesayetler”de ele almış. Hala devam eden saklı Haçlı hücumlarını ise “İşgale emsal Hıyanetler”de anlatıyor.
Oluyormuş halbuki, tecrübeli gazeteci Nuh Albayrak yayı o denli bir geriye çekti ki, Haçlı savaşlarının başlangıcına götürdü bizi. Düşmanı tanımadan önlem alamayız zira. Baktığımızda ekonomik siyasi işbirliği üzere gözüken Avrupa Birliği’nin bile Haçlı ruhu ile hareket ettiğini görür görmez artık şaşırmıyoruz. Haçlı neydi sahi ve günümüze kadar izlerini nasıl takip etmemiz gerekirdi? Albayrak, İçten Dıştan Entrikalar kitabında Haçlı Seferleri’nin günümüze uzanan izlerini sürdü.
KÜFÜR TEK MİLLETTİR
İçten ve Dıştan Entrikalar, Nuh Albayrak, KTB Yayınları, 2021, 392 sayfa
Yağma hareketinden öteye geçmeyen Haçlı Seferleri’nin Müslümanlara yönelik topyekun akının sembolü olduğu gerçeği ortada. 15 Temmuz, 28 Şubat, 12 Eylül, 27 Mayıs’a baktığımızda, küfrün tek millet olduğunu ve içimizdeki küfür erlerinin Haçlı ruhuna hizmet ettiğini anlıyoruz. Batılılardan medet umma, sıkıştığında ülkesini batılı ağa babalarına şikayet etme alışkanlığı, işte bu devşirme ruhun hezeyanları. “Bir insan düşmanından nasıl medet umar?” sorusu yakıcı bir biçimde karşımızda duruyor hala.
İslamiyet’in gelişiyle birlikte Yahudi entrikalarıyla başlayan hıyanet zinciri, Türklerin Müslümanlıkla şereflenmesinden daha sonra da Haçlı akınlarıyla devam ediyor. Şu satırlara dikkat, “çok açıktır ki, Hristiyan dünyası, Haçlı Seferlerinin başlamasına sebep olan politik, siyasi ve ekonomik çıkar elde etme gayelerinden vazgeçmediklerine nazaran, bu uğraşın sona ermesi de düşünülemez”. bu biçimde haçlı adımlarını takip etmeye devam.
SATILIKLARI BULMAK SIKINTI DEĞİL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’cüler için ‘Haşhaşi’ benzetmesi yaptığında, oku geriye çekemeyenler mana verememişti. Kitapta Haşhaşilerin Haçlıların daimi müttefiki olduğunu okuyup, Hasan Sabbah’ın Tapınak Şövalyeleri’ne bile model olduğunu gördüğünüzde, FETÖ’yü manalandırmak hiç de güç gelmeyecek.
İki farklı din, Hristiyanlık ve Yahudilik. Lakin niye daima gayeye birlikte kilitlenirler? Museviler, Musevilik ve Hristiyanlık dinini evvel tahrif ettiler, Masonluk teşkilatıyla da Haçlı-Siyonist ittifakını oluşturarak, Müslüman ülkelerin can damarlarına girdiler. Hindistan’dan Afrika’ya kadar gönderdikleri casuslarla, ‘içerideki satılık’ları bulmak hiç de sıkıntı olmadı şüphesiz. Osmanlı da bundan nasibini aldı.
HER TAŞIN ALTINDA İNGİLİZ
Her taşın altından çıkan İngiltere bu zincirin tam ortasında. “Hilafet yıkılmadıkça sömürü yapılamaz” niyeti, İngiliz aklının İslam’a atak şifrelerinin en büyük kanıtı. İslam dinini yıkamayacaklarını anladıkları için, tahrif etme yolunu oldukçatan keşfettiler. Uzun vadeli planlarının temeli şu biçimde ele alınıyor kitapta: “Rakibiniz sizden kuvvetliyse tek tahlil uzun vadeli plan yapmak ve kesintisiz uygulamaktır. İngiliz derin devleti de motamot bu biçimde yapmış, 250 yıl daha sonra meyve vereceğini umdukları ‘entrika ağacı’nı itinayla dikmiş ve bakımını yapmışlardı.”
daha sonrasında İngiliz casusu Hempher çıkar, Necdli ortağı Abdülvehhab’a Vehhabiliği kurdurur, kurdukları sapık mezhebi korumak için bir de devlet kurarlar, Abdülvehhab’ın kızıyla Muhammed bin Suud’u evlendirerek, maşa devletlerini de, tahrif ettikleri dinlerini de garanti altına alırlar. daha sonra dünyaya bir fotoğraf verilir, fotoğrafta bir küre, etrafında Siyonist-Haçlı ittifakı. Müslüman hükümdarın orada ne işi mi var? O ilişkiyi oldukçatan kurmuş olmanız gerekirdi.
SİYONİSTLERİN OYUNUNA GELME
“Son üç asırda Müslümanlar ve Türkler nerede hıyanete uğramışsa, altında kesinlikle İngiltere vardır” diyor muharrir. Fakat İngilizleri tanımak hiç de kolay değil. Zira karşınıza hangi kimlikle çıkacakları muamma. Bir bakarsın mezhep kuran Hempher olur, bir bakarsın muazzam İslami eğitimiyle Arapça, Türkçe Farsça’yı ana lisanı üzere konuşan İbrahim Zeki kıyafetleriyle dolaşan John. daha sonra Arap Baharı, 15 Temmuz, Seyahat kalkışması derler, altından Haçlı ittifakı çıkar.
Bugün yaşananlara mana vermek için, her insanın okuması gereken bir seri hazırlamış Nuh Albayrak.
Cennet Yer Abdülahmid Han Hazretleri’nin darbeyle indirilmesine kadar olan kısım birinci cilt olan “İçten Dıştan Entrikalar”da anlatılıyor. İkinci kitap “Devlet Yıkan Tefrikalar”da Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı var. 1923-1950 ortası vesayetçi periyodu “Darbeden Beter Vesayetler”de ele almış. Hala devam eden saklı Haçlı hücumlarını ise “İşgale emsal Hıyanetler”de anlatıyor.