Karar gazetesi muharriri Ahmet Taşgetiren, HDP’ye açılan kapatma davasına ait olarak, “HDP’nin 6 milyon oyu var, bu oy kapatmakla azalmıyor” fikrini lisana getirdi.
Taşgetiren yazısında Yeni Şafak gazetesi muharriri, AKP’li Mehmet Metiner’in yazısına da atıfta bulundu. Taşgetiren, “Metiner’in ekran performansı ya da siyasi yol yürüyüşü üzerine farklı kanılarım var. Ancak bu, şu yahut bu müellifle – siyasetçiyle, her mevzuda farklılaşacağınız manasına gelmiyor. Memleket problemleri üzerine düşünürken, deva ararken her beşerle yollarınız kesişebilir. Metiner, ‘Kürt sorunu’ üzerine düşünmüş bir insandır. İslami hassasiyetleri vardır, ancak HADEP’te de genel lider yardımcılığı üzere bakılırsavlerde bulunmuştur. Tayyip Erdoğan’a ‘biat’ ölçeğinde bağlılığının da altını çizmekten kaçınmaz.” tabirini kullandı.
Taşgetiren, “Cumhuriyet Başsavcılığı AYM’ye HDP hakkında kapatma müracaatında bulundu. Düzeltilmiş iddianamesini gönderdi. Sürecin başlangıcında Cumhur İttifakı’nın ortağı Bahçeli’nin atağı vardı. Hala de Bahçeli atağı AYM’ye “iddianameyi kabul et ve kapat” biçimindeki mobingi devam ediyor. İşte süreç bu noktaya gelince Metiner, 11 Haziran’da Yeni Şafak’ta bir yazı yazdı. Yazının başlığı ‘HDPyi kapatmak tahlil mü?’ halinde idi. Başlığın bu biçimde bir soru halinde oluşu, ‘Tamam yaptık ettik de bakalım bu bir tahlil mü?’ gibi bir sorgulamayı içerdiğini hissettiriyor. Metiner, yazının son paragrafına kadar HDP’nin günahlarını sıralıyor. PKK ile işbirliği, bir Kürt partisi olmadığı, sol bir bileşimi söz ettiği vs… Bunları sıraladıktan daha sonra son paragrafta şunları yazıyor: ‘Şimdi siyaseten diyeceklerime bilhassa Cumhur İttifakı’nın partileri, bilhassa de AK Parti kulak vermeli: HDP’yi besleyen sosyoloji uygun tahlil edilmezse, bilhassa HDP’nin ana damarını oluşturan dindar-milliyetçi Kürtlerin hassasiyetleri ve talepleri yanlışsız okunmazsa, en değerlisi de onları kazanacak yeni bir siyasi akıl devreye alınmazsa, HDP’nin kapatılması tek başına tahlil olmaz. Bu işi mahkemeye havale etmekle sorunu çözmüş olmayız. Bu ülkenin Kürtlerini yanlış siyasetlerle HDP’nin kucağına itmenin vebali ağır olur, biline!” tabirini kullandı.
Taşgetiren şu kanıları kaydetti:
“Evet, “biline!” Kim bilecek? Cumhur İttifakı. Sanki bilebilir mi Cumhur İttifakı? MHP ve Bahçeli varken olmaz, diye düşünülecektir, ama “Seni lider seçtirmeyeceğiz”den bu yana Erdoğan’ın da Bahçeli’den farklı düşünmediği kestirim edilebilir. Erdoğan ve Ak Parti, elhak, sorun-u çözmek için epeyce uğraş sarf etti. PKK’nın, HDP’nin hayli yanlışları oldu. HDP çeşidi partileri kapatmak – kapatmamak sahiden ortasından çıkılmaz bir ülke sorunu olarak daima devrede. Ve geldik bir daha kapatılmaya… Tahlil mü, deva mi?
Sorun artık, “terörle gayret, Kürt siyasetçilerin mahpus vs ile cezalandırılması, seçim sonuçlarının kayyım uygulaması ile iptali ve nihayet HDP’nin kapatılması ve yüzlerce siyasetçiye konulan siyasi yasak” parantezine alınmış durumda. Millet İttifakı bile Âlâ Parti’nin MHP’yle müsabaka üslubunda yürüyen yaklaşımı ile HDP’yle bağlantı kuramama parantezine sıkışmış bulunuyor. Lakin HDP’nin 6 milyon oyu var. Bu oy kapatmakla azalmıyor. Türkiye’ye dağılmış bir kitle nerede ise kemikleşmiş bir boyutta durduğu yerden ayrılmıyor. İktidar cenahınhca beklenen herbiçimde, -”iz alan daralta daralta, bir manada döve döve bu 6 milyonu bir hale yola sokarız” anlayışı etrafında oluşuyor. Sanki o denli olur mu?
Metiner o denli olmaz, diyor. Metiner’in sesi, Cumhur İttifakına ulaşır mı, bilinmez, ulaşsa bile Bahçeli yaklaşımı geriler mi, bilinmez. Olay, oldukçatan memleketler arası bir nitelik kazanmış durumda. “Dış Kürtler” olgusu, büsbütün bölgeye yönelik global güç odaklarının stratejik atakları çerçevesinde biçimleniyor. “İç Kürtler” konusunda da Ankara inisiyatifi geriliyor. -İslamcı siyaset- entegrasyon için bir umuttu, dış güçlerin manipülasyonu onu da ekarte etti ve Ankara’da islamcısı ile Türkçüsü, Türkçü olmasa bile “milliyetçi” lisanda buluştu. HDP’yi kapatmak, global güçlerin manipülosyonuna daha açık bir iklimi oluşturacak. PKK bundan şad olur, Metiner’in üslubuyla söyleyeyim; bu da biline! Cumhurun liderinin adeta Cumhur dışına itiyormuşçasına dışladığı, muhalefetin bile cüzzamlı muamelesi yaptığı insanların diğer seslere kulak kabartması karşısında ne söyleyebilirsiniz ki? Rahmet ki beşerler, cezaevlerinden bile “Bu memleketin insanı olma”yı seslendirmekten vaz geçmiyorlar. Nereye sarfiyat ki Demirtaş?”
Taşgetiren yazısında Yeni Şafak gazetesi muharriri, AKP’li Mehmet Metiner’in yazısına da atıfta bulundu. Taşgetiren, “Metiner’in ekran performansı ya da siyasi yol yürüyüşü üzerine farklı kanılarım var. Ancak bu, şu yahut bu müellifle – siyasetçiyle, her mevzuda farklılaşacağınız manasına gelmiyor. Memleket problemleri üzerine düşünürken, deva ararken her beşerle yollarınız kesişebilir. Metiner, ‘Kürt sorunu’ üzerine düşünmüş bir insandır. İslami hassasiyetleri vardır, ancak HADEP’te de genel lider yardımcılığı üzere bakılırsavlerde bulunmuştur. Tayyip Erdoğan’a ‘biat’ ölçeğinde bağlılığının da altını çizmekten kaçınmaz.” tabirini kullandı.
Taşgetiren, “Cumhuriyet Başsavcılığı AYM’ye HDP hakkında kapatma müracaatında bulundu. Düzeltilmiş iddianamesini gönderdi. Sürecin başlangıcında Cumhur İttifakı’nın ortağı Bahçeli’nin atağı vardı. Hala de Bahçeli atağı AYM’ye “iddianameyi kabul et ve kapat” biçimindeki mobingi devam ediyor. İşte süreç bu noktaya gelince Metiner, 11 Haziran’da Yeni Şafak’ta bir yazı yazdı. Yazının başlığı ‘HDPyi kapatmak tahlil mü?’ halinde idi. Başlığın bu biçimde bir soru halinde oluşu, ‘Tamam yaptık ettik de bakalım bu bir tahlil mü?’ gibi bir sorgulamayı içerdiğini hissettiriyor. Metiner, yazının son paragrafına kadar HDP’nin günahlarını sıralıyor. PKK ile işbirliği, bir Kürt partisi olmadığı, sol bir bileşimi söz ettiği vs… Bunları sıraladıktan daha sonra son paragrafta şunları yazıyor: ‘Şimdi siyaseten diyeceklerime bilhassa Cumhur İttifakı’nın partileri, bilhassa de AK Parti kulak vermeli: HDP’yi besleyen sosyoloji uygun tahlil edilmezse, bilhassa HDP’nin ana damarını oluşturan dindar-milliyetçi Kürtlerin hassasiyetleri ve talepleri yanlışsız okunmazsa, en değerlisi de onları kazanacak yeni bir siyasi akıl devreye alınmazsa, HDP’nin kapatılması tek başına tahlil olmaz. Bu işi mahkemeye havale etmekle sorunu çözmüş olmayız. Bu ülkenin Kürtlerini yanlış siyasetlerle HDP’nin kucağına itmenin vebali ağır olur, biline!” tabirini kullandı.
Taşgetiren şu kanıları kaydetti:
“Evet, “biline!” Kim bilecek? Cumhur İttifakı. Sanki bilebilir mi Cumhur İttifakı? MHP ve Bahçeli varken olmaz, diye düşünülecektir, ama “Seni lider seçtirmeyeceğiz”den bu yana Erdoğan’ın da Bahçeli’den farklı düşünmediği kestirim edilebilir. Erdoğan ve Ak Parti, elhak, sorun-u çözmek için epeyce uğraş sarf etti. PKK’nın, HDP’nin hayli yanlışları oldu. HDP çeşidi partileri kapatmak – kapatmamak sahiden ortasından çıkılmaz bir ülke sorunu olarak daima devrede. Ve geldik bir daha kapatılmaya… Tahlil mü, deva mi?
Sorun artık, “terörle gayret, Kürt siyasetçilerin mahpus vs ile cezalandırılması, seçim sonuçlarının kayyım uygulaması ile iptali ve nihayet HDP’nin kapatılması ve yüzlerce siyasetçiye konulan siyasi yasak” parantezine alınmış durumda. Millet İttifakı bile Âlâ Parti’nin MHP’yle müsabaka üslubunda yürüyen yaklaşımı ile HDP’yle bağlantı kuramama parantezine sıkışmış bulunuyor. Lakin HDP’nin 6 milyon oyu var. Bu oy kapatmakla azalmıyor. Türkiye’ye dağılmış bir kitle nerede ise kemikleşmiş bir boyutta durduğu yerden ayrılmıyor. İktidar cenahınhca beklenen herbiçimde, -”iz alan daralta daralta, bir manada döve döve bu 6 milyonu bir hale yola sokarız” anlayışı etrafında oluşuyor. Sanki o denli olur mu?
Metiner o denli olmaz, diyor. Metiner’in sesi, Cumhur İttifakına ulaşır mı, bilinmez, ulaşsa bile Bahçeli yaklaşımı geriler mi, bilinmez. Olay, oldukçatan memleketler arası bir nitelik kazanmış durumda. “Dış Kürtler” olgusu, büsbütün bölgeye yönelik global güç odaklarının stratejik atakları çerçevesinde biçimleniyor. “İç Kürtler” konusunda da Ankara inisiyatifi geriliyor. -İslamcı siyaset- entegrasyon için bir umuttu, dış güçlerin manipülasyonu onu da ekarte etti ve Ankara’da islamcısı ile Türkçüsü, Türkçü olmasa bile “milliyetçi” lisanda buluştu. HDP’yi kapatmak, global güçlerin manipülosyonuna daha açık bir iklimi oluşturacak. PKK bundan şad olur, Metiner’in üslubuyla söyleyeyim; bu da biline! Cumhurun liderinin adeta Cumhur dışına itiyormuşçasına dışladığı, muhalefetin bile cüzzamlı muamelesi yaptığı insanların diğer seslere kulak kabartması karşısında ne söyleyebilirsiniz ki? Rahmet ki beşerler, cezaevlerinden bile “Bu memleketin insanı olma”yı seslendirmekten vaz geçmiyorlar. Nereye sarfiyat ki Demirtaş?”