HaberTürk müellifi Sevilay Yılman, bugünkü yazısında, organize hata örgütü önderi Sedat Peker’in görüntülerinde ismi geçen SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz ile iki yıl evvel arkadaşlarıyla yemek için gittiği bir yerde AKP’li bir milletvekilinin yardımıyla tanıştığını yazdı.
“Doğulu adamların alışkanlığıdır. Kendisinden küçük ya da büyük olsun fark etmez… Kardeşi üzere gördüğünü aşikâr etmek için karşı cinsine ‘abla’ diye hitap eder” diyen Yılman, “Sezgin Baran Korkmaz da bana daima ‘abla’ dedi… Ben de tıpkı hisle yaklaştım” sözlerini kullandı.
Baran Korkmaz’ın kendisini övdüğü bir tweet’inin gündeme getirilerek ortalarında gazeteci/işadamı dostluğundan farklı bir ilişki varmış üzere algı yaratmaya çalışıldığını söyleyen Yılman, “Bugün yaşadıkları ötürüsı ile benim korkup, sinip; ‘Vallahi billahi bir bağım, ilişkim filan yok’ deyip tanışıklığımızı, arkadaşlığımızı inkar etmemi falan mı? Çok beklerler… Boşuna beklerler… Zira problem bir gazetecinin ister işadamı olsun ister siyasi ister bürokrat ister yargı mensubu… Kıymetli olan tanıyıp tanımaması değildir… Ne tıp bir alaka kurduğudur” diye yazdı.
“Kurduğum münasebetleri elimden geldiğince muhakkak bir düzeyde tutmaya itina gösterdim. Sezgin Baran Korkmaz da benim için o denli bir bağlantıdır” diyen Yılman, “Şunun altını değerle çizmek istiyorum; Ben Sezgin Baran Korkmaz’ı tanıdığımda vergisini tıkır tıkır ödeyen ve devletin en yüksek katlarında dahi saygın bir yeri olan ve yoksula, fukaraya mecnun üzere yardım eden hayırsever bir işadamıydı” tabirlerini kullandı.
“ABD hazinesinin dolandırılma öyküsünde yer aldığı argümanıyla soruşturulan bir vatandaşımızdan da durduk yerde nefret edecek yahut vebalı üzere muamele çekecek halim de yok! Evvel Amerikan mahkemesine bakarım daha sonra Türk mahkemesinin son sonucunı beklerim… Ha mahkum olursa da ona göre değerlendirmemi yaparım. Lakin masumiyet prensibine bağlı olarak da cürmü ispat edilene kadar kim olursa olsun o şahsa temiz gözüyle bakmaya devam ederim” diyen Yılman yazısının devamında şunları kaydetti:
“Hiç kimse kusura bakmasın.
Ayrıca cürüm savı olmadığı sürece -ki bildiğim kadarıyla şu ana kadar öteki hata İsnadı da yok- bir Türk vatandaşını sadece Amerikan savcıları Amerikan hazinesinin paralarının hileli biçimde Türkiye’ye aktarılmasına aracılık etmekle suçluyor diye burada yargısız infaza katılacak kadar şuursuz değilim!
Ve çiğ yemediğim için fikirlerimi açıklamaktan çekinecek ve ismi geçen insanı tanıdığımı, uygar ve toplumsal düzeyde arkadaşlık yaptığımı inkar edecek, bundan ürkecek, kırk deliğe girecek kadar kişiselyet mahrumu bir kimse de değilim!”
Yazının tamamını okumak için .
Yılman’ın yazısında “Bazıları güya ortamızda gazeteci/işadamı dostluğundan farklı bir temas varmış üzere algı yaratmaya çalışıyor” diyerek reaksiyon gösterdiği Twitter paylaşımı şu biçimde:
“Doğulu adamların alışkanlığıdır. Kendisinden küçük ya da büyük olsun fark etmez… Kardeşi üzere gördüğünü aşikâr etmek için karşı cinsine ‘abla’ diye hitap eder” diyen Yılman, “Sezgin Baran Korkmaz da bana daima ‘abla’ dedi… Ben de tıpkı hisle yaklaştım” sözlerini kullandı.
Baran Korkmaz’ın kendisini övdüğü bir tweet’inin gündeme getirilerek ortalarında gazeteci/işadamı dostluğundan farklı bir ilişki varmış üzere algı yaratmaya çalışıldığını söyleyen Yılman, “Bugün yaşadıkları ötürüsı ile benim korkup, sinip; ‘Vallahi billahi bir bağım, ilişkim filan yok’ deyip tanışıklığımızı, arkadaşlığımızı inkar etmemi falan mı? Çok beklerler… Boşuna beklerler… Zira problem bir gazetecinin ister işadamı olsun ister siyasi ister bürokrat ister yargı mensubu… Kıymetli olan tanıyıp tanımaması değildir… Ne tıp bir alaka kurduğudur” diye yazdı.
“Kurduğum münasebetleri elimden geldiğince muhakkak bir düzeyde tutmaya itina gösterdim. Sezgin Baran Korkmaz da benim için o denli bir bağlantıdır” diyen Yılman, “Şunun altını değerle çizmek istiyorum; Ben Sezgin Baran Korkmaz’ı tanıdığımda vergisini tıkır tıkır ödeyen ve devletin en yüksek katlarında dahi saygın bir yeri olan ve yoksula, fukaraya mecnun üzere yardım eden hayırsever bir işadamıydı” tabirlerini kullandı.
“ABD hazinesinin dolandırılma öyküsünde yer aldığı argümanıyla soruşturulan bir vatandaşımızdan da durduk yerde nefret edecek yahut vebalı üzere muamele çekecek halim de yok! Evvel Amerikan mahkemesine bakarım daha sonra Türk mahkemesinin son sonucunı beklerim… Ha mahkum olursa da ona göre değerlendirmemi yaparım. Lakin masumiyet prensibine bağlı olarak da cürmü ispat edilene kadar kim olursa olsun o şahsa temiz gözüyle bakmaya devam ederim” diyen Yılman yazısının devamında şunları kaydetti:
“Hiç kimse kusura bakmasın.
Ayrıca cürüm savı olmadığı sürece -ki bildiğim kadarıyla şu ana kadar öteki hata İsnadı da yok- bir Türk vatandaşını sadece Amerikan savcıları Amerikan hazinesinin paralarının hileli biçimde Türkiye’ye aktarılmasına aracılık etmekle suçluyor diye burada yargısız infaza katılacak kadar şuursuz değilim!
Ve çiğ yemediğim için fikirlerimi açıklamaktan çekinecek ve ismi geçen insanı tanıdığımı, uygar ve toplumsal düzeyde arkadaşlık yaptığımı inkar edecek, bundan ürkecek, kırk deliğe girecek kadar kişiselyet mahrumu bir kimse de değilim!”
Yazının tamamını okumak için .
Yılman’ın yazısında “Bazıları güya ortamızda gazeteci/işadamı dostluğundan farklı bir temas varmış üzere algı yaratmaya çalışıyor” diyerek reaksiyon gösterdiği Twitter paylaşımı şu biçimde: