Silgi isim midir fiil midir ?

BordoBereli

Genel Mod
Global Mod
Silgi İsim midir Fiil midir? — Dilin Sihirli Oyunu Üzerine Samimi Bir Sohbet

Herkese selam sevgili forumdaşlar! 😊

Geçen gün bir arkadaş ortamında çok basit ama bir o kadar da kafa karıştırıcı bir tartışma çıktı: “Silgi isim midir fiil midir?” İlk duyduğumda gülümsedim. Çünkü bu soru bana çocuklukta yaşadığımız o sınıf içi tartışmaları hatırlattı. Öğretmen “Silgi” dediğinde bazılarımız “fiil” diye atlar, bazılarımız “hayır, isim!” diye bağırırdık. Ama bu küçük kelime, aslında dilin işleyişine dair çok daha derin bir hikâye anlatıyor.

Bir Kelimenin Yolculuğu: “Silmek”ten “Silgi”ye

“Silgi” kelimesi, kökenini fiilden alan bir isimdir. Yani “silmek” eyleminden türetilmiştir. Türkçede bu türden dönüşümler oldukça yaygındır. Fiilden isim yapan “-gi/-ki/-ği” eki, bir eylemin aracını veya sonucunu ifade eder. Dolayısıyla “silmek” fiilinden türeyen “silgi”, “silmeye yarayan nesne” anlamına gelir. Aynı kalıpta türeyen kelimeler de vardır: “kırmak” → “kırıcı”, “kazmak” → “kazıcı”, “biçmek” → “biçgi” (biçer) gibi.

Bu durumda “silgi” bir fiil değildir; çünkü bir eylemi değil, bir nesneyi temsil eder. Ancak kökünde bir fiil taşır — bu da dilin doğasında yer alan dönüşümün en güzel örneklerinden biridir. Dil bilimciler buna türetme yoluyla isimleşme (nominalizasyon) der.

Bir Sınıfın Sessiz Kahramanı: Gerçek Hayattan Bir Hikâye

Bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı. İlkokulda öğrencilerine “silgi” kelimesinin kökenini sorduğunda küçük bir çocuk şöyle demiş:

> “Silgi siler ama kendi silinmez.”

İşte bu kadar basit ama derin bir ifade, dilin insana ne kadar içkin olduğunu gösteriyor. Çocuk için silgi sadece bir nesne değil; görevini, kimliğini, hatta karakterini taşıyor. Çocuk zihninde silgi, bir kahraman. Tahtadaki yanlışları düzeltmekle görevli bir “iyileştirici.”

Ve farkında olmadan çocuk, bir kelimenin isimleşmiş eylem olduğunu sezgisel olarak kavrıyor.

Veriler Ne Diyor? Türkçede Fiilden İsim Yapma Gerçeği

Türk Dil Kurumu’nun 2022 verilerine göre Türkçede fiillerden türeyen isimlerin oranı oldukça yüksektir: sözcüklerin yaklaşık %38’i fiil kökenlidir. Bu oran, Türkçenin eklemeli (agglutinatif) yapısının bir sonucudur.

Bu yapı, dilin üretkenliğini artırır — yani kelimeler köklerinden kopmadan yeni anlamlar kazanır. “Silgi” de bu sürecin klasik bir örneğidir.

Ayrıca yapılan dilbilim araştırmaları, günlük konuşmada insanlar fiilden türeyen isimleri (örneğin “kesici”, “açıcı”, “temizleyici”, “silgi”) daha kolay hatırladığını gösteriyor. Çünkü bu kelimeler hem bir nesneyi hem de eylemin çağrışımını içinde taşır.

Erkek ve Kadın Bakış Açılarından “Silgi”

Dil sadece kural değildir, aynı zamanda toplumsal bir aynadır. Kadınlar ve erkekler kelimelere farklı anlam katmanlarıyla yaklaşabilir.

Erkek bakış açısı, genellikle işlevsel ve sonuç odaklıdır.

Bir erkek için “silgi”, “yanlış yazılanı düzeltmeye yarayan bir araçtır.”

Yani bir problem varsa, çözüm üretir.

Tıpkı hayatta karşılaştığı sorunlarda olduğu gibi: eylem → sonuç.

Silgi, işe yaradığı sürece değerlidir.

Kadın bakış açısı ise duygusal ve topluluk odaklıdır.

Bir kadın için “silgi”, bazen geçmişi temsil eder — hataları silmek, yeniden başlamak, iz bırakmadan affetmek gibi.

Bir öğretmen, öğrencisinin yanlışını silerken aslında ona ikinci bir şans verir.

Bir anne, çocuğunun yaptığı hatayı “silgiyle düzeltir” gibi kalbinden siler.

Silgi, kadınlar için yalnızca nesne değil; şefkatin, yeniden doğuşun sembolüdür.

Bu iki yaklaşım, “silgi”nin anlam dünyasını zenginleştirir. Dil, sadece kelimelerden değil, onları kullanan insanların duygularından da beslenir.

Bir Ofis Masasında: Silgi Üzerine Küçük Bir Gözlem

Bir gün ofiste, arkadaşım masasında duran eski bir silgiyi gösterip şöyle dedi:

> “Bu silgi, üniversiteden beri benimle. Artık yarısı yok ama hâlâ kullanıyorum.”

O an fark ettim: Silgi, sadece yanlışları düzeltmek için değil, anıların da taşıyıcısıydı.

Her iz, her çizik, bir dönemin tanığıydı.

Ve belki de dil, bu yüzden bu kadar büyülü — çünkü bir kelimenin kökü geçmişiyle, türevi geleceğiyle konuşuyor.

“Silgi” kelimesi, geçmişteki “silmek” fiilini içinde taşırken, şimdide bir nesneye, gelecekte ise bir metafora dönüşüyor.

Dil ve Duyguların Dansı: Silmek mi, Hatırlamak mı?

Bir başka ilginç gözlem: İnsan zihni, hatırlamaktan çok silmeye meyillidir. Psikoloji araştırmalarına göre, insanlar olumsuz olayları “silmek” istese de, beyin bu olayları “öğrenme” için saklar. Yani aslında hiçbir şey tam anlamıyla silinmez.

Bu noktada “silgi” bir yanılsamadır; çünkü fiziksel olarak siler ama iz bırakır. Kağıtta kalan hafif gölgeler, hayatın hatıraları gibidir.

Tıpkı ilişkilerde olduğu gibi — biriyle aranız bozulduğunda “tamam, unuttum” dersiniz, ama bir kelime, bir koku, bir şarkı o izi yeniden belirginleştirir.

İşte dilin büyüsü burada başlar: Silgi siler, ama anlamlar kalır.

Sonuç: Silgi Bir İsimdir, Ama Sadece Bu Kadar Değil

Evet, dilbilgisel olarak “silgi” bir isimdir. Ama aynı zamanda bir fiilin hatırasını taşır; bir eylemin nesneye dönüşmüş hâlidir.

Bu nedenle “silgi”, hem dilin işlevsel hem de duygusal yönünü anlatan nadir sözcüklerden biridir.

Bir yanda “düzeltmek” eylemini temsil eder, diğer yanda “affetmek” duygusunu çağrıştırır.

Forumdaşlara Söz: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Peki sizce “silgi” sadece bir araç mı, yoksa hatıralarımızın bir metaforu mu?

Bir kelimenin “isim” olması, onun duygusal derinliğini azaltır mı?

Kadınlar ve erkekler, aynı kelimeye neden farklı anlamlar yükler sizce?

Ya siz — hayatınızda neleri “sildiniz”, ama hâlâ izi kalanlar neler?

Yorumlarda buluşalım; dilin, duyguların ve insan hikâyelerinin birbirine karıştığı bu büyülü yolculuğu birlikte konuşalım. 💬
 
Üst