Tamer Karadağlı’dan yeni açıklamalar: Kendimi kandırılmış hissediyorum 58. Antalya Altın Portakal Sinema Şenliği’nde En Güzel Bayan Oyuncu Ödülü’nü kazanan Nihal Yalçın’ın konuşmasını sırasındaki hali niçiniyle gündem olan Tamer Karadağlı, “Kendimi kandırılmış hissediyorum” dedi.
‘Zuhal’ sinemasındaki rolüyle 58. Antalya Altın Portakal Sinema Festivali’nde ‘En Düzgün Bayan Oyuncu Ödülü’nü kazanan Nihal Yalçın’ın konuşmasını keserek, elindeki mükafatı uzatması gündem olan Tamer Karadağlı, YouTube’da yayınlanan Magazin Noteri’ne konuk olarak olayı anlattı.
Programda sorulara yanıt veren 54 yaşındaki oyuncu “Nihal Yalçın’a gıcık falan değilim. Tam bilakis fazlaca beğendiğim bir oyuncu. Ortak tanıdığımızla yıllar evvel haber göndermiştim. Onun oyunculuğunu fazlaca beğendiğim için. Çok başarılı bir oyuncu olarak görüyorum” dedi.
“SAHNEYE GELDİĞİ ANDA…”
Karadağlı, kelamlarına şöyleki devam etti:
“Beni sahneye çağırdılar mükafatı aldım, kendisinin gelmesini bekledim. İmgelerde de var. Sahneye geldiği anda mükafatı vermeye teşebbüs ediyorum. Lakin bize hiç merhaba demeden bir anda ardını dönüp konuşmaya başladı. Geriye çekildim ve dinlemeye başladım. Benim beklediğim bütün dünyada olduğu üzere mükafatını alıp teşekkür edip konuşmasını yapmasıydı. Müdahale edecek sunucular var fakat kimse müdahale etmedi. Ben de geride tuzluk üzere beklemeye başladım. Derdim nitekim mükafatla fotoğraf vermesiydi. Mükafatla bir arada konuşmasını yapmasıydı. Siyasi kimliğini düşünerek hareket etmedim…”
“MİMİKLERİMİ GİZLEYEMEDİM”
“Benimle göz kontağı bile kurmadı. Benim derdim aslına bakarsan mükafatını verip alkışlayıp sahniçin inmekti. Tertipte aslına bakarsanız mükafatı verenler bir konuşma yapmıyor. Heyet üyeleri konuşma yapıyor. Benim şaşırdığım noktalar esprileriydi. ‘İnanmıyordum mükafatı alacağıma demek ki rakiplerim hayli kötüymüş’, ‘Seneye de erkek oyuncu kolunda aday olmak istiyorum’ deyince onlara şaşırdım. Oscar yahut Emmy mükafatlarına de baktığımızda mükafatı alan kişi öteki adaylara da teşekkür eder, burada tam zıddı bir şey oldu. Bu biraz tuhaf geldi. Mimiklerimi gizleyemedim. Konuşmasını kesip girmek de istemedim. Boşluğunu bulup mükafatını verip geri çekildim. Onun üstüne ‘Kim verdi bu mükafatı, sus mu dediniz?’ dedi.”
“ÖDÜLÜNÜ VERMİŞ OLMAM BENİ BAYAN DÜŞMANI MI YAPIYOR?”
“Bu bayan düşmanlığı üzere sözlerin kapak olduğunu kitabın içinin farklı olduğunu düşünüyorum. Mükafatını vermiş olmam beni bayan düşmanı mı yapıyor? Eski karıma mı şiddet uygulamışım? Kızıma, anneme mi düşmanlık yapmışım? Bunu anlayabilmek mümkün değil. Birinci başta konuşmaların üzerinde durmadım. İki üç gün konuşulur biter diye düşündüm. Fakat bu bir nefret telaffuzuna hakikat dönmeye başlayınca işin içine siyasi isimler de girmeye başladı. Sahip çıkan isimlere baktığımızda da öbür soru işaretleri ortaya çıkmaya başlıyor.”
“BENİMLE DALGA GEÇEN BİR GÖRÜNTÜ ÇEKMİŞLER”
“Dün benimle dalga geçen bir görüntü çekmişler. Daha evvel üretim sorumlusu olarak birlikte çalıştığım Zeynep Ocak ile. Onu aradım. ‘Çok beğendiğim bir oyuncu. Ben politik bir taraftan bakmıyorum’ dedim. O da ‘Orası politik bir yer. Keşke 15 dakika konuşsaydı. Biz bunun için uğraşıyoruz. Size olan tutum şimdiye kadar sizin sembolize ettiğiniz karakterler (Çocuklar Duymasın-Haluk, Göktürk Albay) yüzünden. Bunun üzerine Kürt kökenli bir oyuncuya mükafatı siz verince bu yüzden reaksiyon topladınız’ dedi.”
“ACABA KENDİSİ ‘PKK TERÖR ÖRGÜTÜ’ DİYEBİLİYOR MU?”
“Dünden beri kolektif halde bana, kızıma iletiler gelmeye devam etti. Hanımefendiye Pervin Buldan, Canan Kaftancıoğlu sahip çıkıyor. Bu sefer de diğer soru işaretleri ortaya çıkıyor. Kürt kökenli olmak öteki ancak ben PKK terör örgütüne karşıyım. Sanki kendisi PKK’ya terör örgütü diyebiliyor mu? Kendisi bir YouTube görüntüsünde ‘Son bir tweet atacak olsam Selahattin Demirtaş’a özgürlük derim!’ diyor. Selahattin Demirtaş ise ‘Biz Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz!’ diyor. Yani bu kanıyı mi benimsiyor hanımefendi? Sormak gerekiyor.”
“ORAYA SİYASİ BİR İŞ İÇİN GİTMEDİM”
“Kimse kusura bakmasın ben milliyetçi bir beşerim. Bir küme beni koordineli bir biçimde itibarsızlaştırmaya çalışıyor bayan düşmanı olarak. Latife mı yapıyorsunuz? Benim onurumla, gururumla oynayacaksınız ben de boynumu eğip duracak mıyım? Ben Türk milliyetçisiyim. bu biçimde beni çağırmayacaktınız! Ben oraya siyasi bir iş için gitmedim. Ben oraya oyunculuğunu beğendiğim bir bireye ödül vermeye gittim. Ahmet Mümtaz Taylan’ın dediği üzere ona herbiçimde Selahattin Demirtaş fısıldadı!”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ DESTEKLİYORUM”
“İstanbul Mukavelesi ile ilgili benden bir yanıt almadan hakkımda konuşulması yanlış. Ben İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyorum. Zeynep Ocak şenliğin politik bir arena olduğunu söz etti. Demek ki ben farkında olmadan bu biçimde bir işin ortasında kalmışım. Kendimi kandırılmış hissediyorum! aslına bakarsanız karpuz üzere ikiye bölünmüş biçimdeyiz. Ona da yazık!”
‘Zuhal’ sinemasındaki rolüyle 58. Antalya Altın Portakal Sinema Festivali’nde ‘En Düzgün Bayan Oyuncu Ödülü’nü kazanan Nihal Yalçın’ın konuşmasını keserek, elindeki mükafatı uzatması gündem olan Tamer Karadağlı, YouTube’da yayınlanan Magazin Noteri’ne konuk olarak olayı anlattı.
Programda sorulara yanıt veren 54 yaşındaki oyuncu “Nihal Yalçın’a gıcık falan değilim. Tam bilakis fazlaca beğendiğim bir oyuncu. Ortak tanıdığımızla yıllar evvel haber göndermiştim. Onun oyunculuğunu fazlaca beğendiğim için. Çok başarılı bir oyuncu olarak görüyorum” dedi.
“SAHNEYE GELDİĞİ ANDA…”
Karadağlı, kelamlarına şöyleki devam etti:
“Beni sahneye çağırdılar mükafatı aldım, kendisinin gelmesini bekledim. İmgelerde de var. Sahneye geldiği anda mükafatı vermeye teşebbüs ediyorum. Lakin bize hiç merhaba demeden bir anda ardını dönüp konuşmaya başladı. Geriye çekildim ve dinlemeye başladım. Benim beklediğim bütün dünyada olduğu üzere mükafatını alıp teşekkür edip konuşmasını yapmasıydı. Müdahale edecek sunucular var fakat kimse müdahale etmedi. Ben de geride tuzluk üzere beklemeye başladım. Derdim nitekim mükafatla fotoğraf vermesiydi. Mükafatla bir arada konuşmasını yapmasıydı. Siyasi kimliğini düşünerek hareket etmedim…”
“MİMİKLERİMİ GİZLEYEMEDİM”
“Benimle göz kontağı bile kurmadı. Benim derdim aslına bakarsan mükafatını verip alkışlayıp sahniçin inmekti. Tertipte aslına bakarsanız mükafatı verenler bir konuşma yapmıyor. Heyet üyeleri konuşma yapıyor. Benim şaşırdığım noktalar esprileriydi. ‘İnanmıyordum mükafatı alacağıma demek ki rakiplerim hayli kötüymüş’, ‘Seneye de erkek oyuncu kolunda aday olmak istiyorum’ deyince onlara şaşırdım. Oscar yahut Emmy mükafatlarına de baktığımızda mükafatı alan kişi öteki adaylara da teşekkür eder, burada tam zıddı bir şey oldu. Bu biraz tuhaf geldi. Mimiklerimi gizleyemedim. Konuşmasını kesip girmek de istemedim. Boşluğunu bulup mükafatını verip geri çekildim. Onun üstüne ‘Kim verdi bu mükafatı, sus mu dediniz?’ dedi.”
“ÖDÜLÜNÜ VERMİŞ OLMAM BENİ BAYAN DÜŞMANI MI YAPIYOR?”
“Bu bayan düşmanlığı üzere sözlerin kapak olduğunu kitabın içinin farklı olduğunu düşünüyorum. Mükafatını vermiş olmam beni bayan düşmanı mı yapıyor? Eski karıma mı şiddet uygulamışım? Kızıma, anneme mi düşmanlık yapmışım? Bunu anlayabilmek mümkün değil. Birinci başta konuşmaların üzerinde durmadım. İki üç gün konuşulur biter diye düşündüm. Fakat bu bir nefret telaffuzuna hakikat dönmeye başlayınca işin içine siyasi isimler de girmeye başladı. Sahip çıkan isimlere baktığımızda da öbür soru işaretleri ortaya çıkmaya başlıyor.”
“BENİMLE DALGA GEÇEN BİR GÖRÜNTÜ ÇEKMİŞLER”
“Dün benimle dalga geçen bir görüntü çekmişler. Daha evvel üretim sorumlusu olarak birlikte çalıştığım Zeynep Ocak ile. Onu aradım. ‘Çok beğendiğim bir oyuncu. Ben politik bir taraftan bakmıyorum’ dedim. O da ‘Orası politik bir yer. Keşke 15 dakika konuşsaydı. Biz bunun için uğraşıyoruz. Size olan tutum şimdiye kadar sizin sembolize ettiğiniz karakterler (Çocuklar Duymasın-Haluk, Göktürk Albay) yüzünden. Bunun üzerine Kürt kökenli bir oyuncuya mükafatı siz verince bu yüzden reaksiyon topladınız’ dedi.”
“ACABA KENDİSİ ‘PKK TERÖR ÖRGÜTÜ’ DİYEBİLİYOR MU?”
“Dünden beri kolektif halde bana, kızıma iletiler gelmeye devam etti. Hanımefendiye Pervin Buldan, Canan Kaftancıoğlu sahip çıkıyor. Bu sefer de diğer soru işaretleri ortaya çıkıyor. Kürt kökenli olmak öteki ancak ben PKK terör örgütüne karşıyım. Sanki kendisi PKK’ya terör örgütü diyebiliyor mu? Kendisi bir YouTube görüntüsünde ‘Son bir tweet atacak olsam Selahattin Demirtaş’a özgürlük derim!’ diyor. Selahattin Demirtaş ise ‘Biz Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz!’ diyor. Yani bu kanıyı mi benimsiyor hanımefendi? Sormak gerekiyor.”
“ORAYA SİYASİ BİR İŞ İÇİN GİTMEDİM”
“Kimse kusura bakmasın ben milliyetçi bir beşerim. Bir küme beni koordineli bir biçimde itibarsızlaştırmaya çalışıyor bayan düşmanı olarak. Latife mı yapıyorsunuz? Benim onurumla, gururumla oynayacaksınız ben de boynumu eğip duracak mıyım? Ben Türk milliyetçisiyim. bu biçimde beni çağırmayacaktınız! Ben oraya siyasi bir iş için gitmedim. Ben oraya oyunculuğunu beğendiğim bir bireye ödül vermeye gittim. Ahmet Mümtaz Taylan’ın dediği üzere ona herbiçimde Selahattin Demirtaş fısıldadı!”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ DESTEKLİYORUM”
“İstanbul Mukavelesi ile ilgili benden bir yanıt almadan hakkımda konuşulması yanlış. Ben İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyorum. Zeynep Ocak şenliğin politik bir arena olduğunu söz etti. Demek ki ben farkında olmadan bu biçimde bir işin ortasında kalmışım. Kendimi kandırılmış hissediyorum! aslına bakarsanız karpuz üzere ikiye bölünmüş biçimdeyiz. Ona da yazık!”