JoKeR
Active member
Eren Bülbül’ün kıssasını artık bilmeyen yoktur. Toplumsal medya ve yeni irtibat kanalları yardımıyla Türkiye onu tanıdı. 2017’de, “Biri de çıkıp demiyoki Eren iyiki varsın 
“ formundaki paylaşımından günler daha sonra Trabzon’un Maçka ilçesinde teröristler tarafınca şehit edilmişti. O esnada Eren’i müdafaaya çalışan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik de birlikteinde şehit olmuştu. PKK’lı teröristlerin Karadeniz’de yer edinmeye çalışması ve buna müsaade etmeyen yöre halkı ile yıllardır terörle uğraş eden Ferhat Gedik’in hayatının bir kesiti beyazperdeye çıktı.
Eren Bülbül
TRT’nin imalcisi olduğu, Özer Feyzioğlu’nun yönettiği sinemada Ayla, Müslüm ve Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu üzere sinemalarla tanıdığımız üretimci Mustafa Uslu imzası da var… Topluma mal olmuş kişiselyetlerin biyografi nitelikli sinemalarını yaparak sinemamızda yeni bir damar açan Mustafa Uslu, öteki sinemalarında olduğu üzere gaye kitlesine gişeyi yerleştirerek yola çıkmış. Eren Bülbül’ün hisli öyküsünü daha fazlaca şahsa ulaştırma ismine yola çıkan TRT de bu maksadına ulaşmış üzere görünüyor.
Sineması, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı galasında izledik. elbette bu biçimde bir sinemanın galasının Külliye’de yapılması manidar. İleti net, alan alır. TRT’nin kurumsal gücü ve üretimci Mustafa Uslu’nun son devir deneyimi ile gişeye hitap eden ve tahminen seyirciden de ilgi nazarancek olan sinema, global dokusu da olan bir kesişme öyküsü etrafında seyrediyor. Terör örgütlerinin global ağabeyi ve mihmandarı olan malum ülkenin isminin geçtiği ve bayrağının da gösterildiği sinemanın kıssası, Eren Bülbül’ün doğduğu gün Asya’nın uzak bir bölgesinde üretilen bir kurşunun dünyanın öteki bir coğrafyasında hayat almak için yola çıkmasıyla başlıyor. Birebir periyotta Astsubay Ferhat Gedik’in terörle uğraş ederken yaşadıkları da paralel kurgu ile perdeye yansıtılıyor. Kurgu, 15 yıl daha sonra Maçka’da yaşanan şehadet ile son buluyor.
Sinemanın başrollerinde yer alan İsmail Hacıoğlu ile birinci kere kamera karşısına geçen genç oyuncu Rahmen Başel’in performansları başarılı. Genel olarak oyunculuk sineması sürükleyen bir etken…
GLOBAL MERMİ VE MAÇKA’DA KESİŞME
Kesişme fikri başarılı bir kıssa dinamiği ortaya çıkarmış. 3 farklı akış ile Eren’in öyküsünün Eren’den ibaret olmadığı ve dünyanın farklı yerlerinde benzeri şeyler yaşandığı, bunun müsebbiplerinin de global güçler olduğu vurgulanıyor. olağan olarak kimi dezavantajlar kendisini gösteriyor. Çok fazla şeyi anlatabilmek, bunu izlenilir kılmak, hassas bir mevzu olan terör ve şehadet sıkıntısını de hakkıyla verebilmek kolay olmuyor. Sinema sık sık bu kalabalığın ortasında öykü akışından fazla pasajlar,m kolajlar silsilesine dönüşüyor. Son yarım saati olgunlaşan kıssa öncesinde sıkça patinaj yapıyor. Akıcı olması ismine ziyadesiyle süratli geçişler kullanılıyor ve bol müzik kullanması ile klipler haline dönüyor. Teknik olarak kusuru olmayan sinemada kusursuz tekniğin kusuru göze çarpıyor. elbette gişeyi hedefleyen bir sinemanın bu yolu tercih etmesi olağan. Daha fazlaca şahsa ulaşma amacına ulaşacaktır da…
Sinemada Eren Bülbül’ün ailesinin kıssası de anlatılırken ‘fakirlik’ sıkıntısı ziyadesiyle vurgulanıyor ve açıkçası rahatsız ediyor. Bir dilim ekmeğin 7-8 çocuk içinde bölüşülmesi dramatik olarak vurucu olsa da sahiciliği zedeleyen, sinemanın temel problemini saptıran bir hal halini alıyor.
Eren’ler, Ferhat’lar yeterli ki var
Kimi dezavantajları ve gişe matematiğinin getirdiği ögeleri not ettikten daha sonra sinemanın misyonuna vurgu yapmak gerek. Eren Bülbül, terörle uğraş problemi ve bilhassa Karadeniz insanı açısından görünümün fotoğrafını çekmesi bakımından önemli. “İyi ki varsın Eren” sloganının lisanlara pelesenk olması, Eren’in şahsının epeyce ötesinde terör problemine karşı sivil duruşun ve yüreğin altının çizilmesi değerli. Eren’e, Ferhat Gedik’e, ailelerine ve daha binlercesine minnet borçluyuz. Eren yeterli ki vardı… Ferhat Gedik yeterli ki vardı. Eren’ler ve Ferhat’lar yeterli ki var…
“ formundaki paylaşımından günler daha sonra Trabzon’un Maçka ilçesinde teröristler tarafınca şehit edilmişti. O esnada Eren’i müdafaaya çalışan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik de birlikteinde şehit olmuştu. PKK’lı teröristlerin Karadeniz’de yer edinmeye çalışması ve buna müsaade etmeyen yöre halkı ile yıllardır terörle uğraş eden Ferhat Gedik’in hayatının bir kesiti beyazperdeye çıktı.Eren Bülbül
TRT’nin imalcisi olduğu, Özer Feyzioğlu’nun yönettiği sinemada Ayla, Müslüm ve Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu üzere sinemalarla tanıdığımız üretimci Mustafa Uslu imzası da var… Topluma mal olmuş kişiselyetlerin biyografi nitelikli sinemalarını yaparak sinemamızda yeni bir damar açan Mustafa Uslu, öteki sinemalarında olduğu üzere gaye kitlesine gişeyi yerleştirerek yola çıkmış. Eren Bülbül’ün hisli öyküsünü daha fazlaca şahsa ulaştırma ismine yola çıkan TRT de bu maksadına ulaşmış üzere görünüyor.
Sineması, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı galasında izledik. elbette bu biçimde bir sinemanın galasının Külliye’de yapılması manidar. İleti net, alan alır. TRT’nin kurumsal gücü ve üretimci Mustafa Uslu’nun son devir deneyimi ile gişeye hitap eden ve tahminen seyirciden de ilgi nazarancek olan sinema, global dokusu da olan bir kesişme öyküsü etrafında seyrediyor. Terör örgütlerinin global ağabeyi ve mihmandarı olan malum ülkenin isminin geçtiği ve bayrağının da gösterildiği sinemanın kıssası, Eren Bülbül’ün doğduğu gün Asya’nın uzak bir bölgesinde üretilen bir kurşunun dünyanın öteki bir coğrafyasında hayat almak için yola çıkmasıyla başlıyor. Birebir periyotta Astsubay Ferhat Gedik’in terörle uğraş ederken yaşadıkları da paralel kurgu ile perdeye yansıtılıyor. Kurgu, 15 yıl daha sonra Maçka’da yaşanan şehadet ile son buluyor.
Sinemanın başrollerinde yer alan İsmail Hacıoğlu ile birinci kere kamera karşısına geçen genç oyuncu Rahmen Başel’in performansları başarılı. Genel olarak oyunculuk sineması sürükleyen bir etken…
GLOBAL MERMİ VE MAÇKA’DA KESİŞME
Kesişme fikri başarılı bir kıssa dinamiği ortaya çıkarmış. 3 farklı akış ile Eren’in öyküsünün Eren’den ibaret olmadığı ve dünyanın farklı yerlerinde benzeri şeyler yaşandığı, bunun müsebbiplerinin de global güçler olduğu vurgulanıyor. olağan olarak kimi dezavantajlar kendisini gösteriyor. Çok fazla şeyi anlatabilmek, bunu izlenilir kılmak, hassas bir mevzu olan terör ve şehadet sıkıntısını de hakkıyla verebilmek kolay olmuyor. Sinema sık sık bu kalabalığın ortasında öykü akışından fazla pasajlar,m kolajlar silsilesine dönüşüyor. Son yarım saati olgunlaşan kıssa öncesinde sıkça patinaj yapıyor. Akıcı olması ismine ziyadesiyle süratli geçişler kullanılıyor ve bol müzik kullanması ile klipler haline dönüyor. Teknik olarak kusuru olmayan sinemada kusursuz tekniğin kusuru göze çarpıyor. elbette gişeyi hedefleyen bir sinemanın bu yolu tercih etmesi olağan. Daha fazlaca şahsa ulaşma amacına ulaşacaktır da…
Sinemada Eren Bülbül’ün ailesinin kıssası de anlatılırken ‘fakirlik’ sıkıntısı ziyadesiyle vurgulanıyor ve açıkçası rahatsız ediyor. Bir dilim ekmeğin 7-8 çocuk içinde bölüşülmesi dramatik olarak vurucu olsa da sahiciliği zedeleyen, sinemanın temel problemini saptıran bir hal halini alıyor.
Eren’ler, Ferhat’lar yeterli ki var
Kimi dezavantajları ve gişe matematiğinin getirdiği ögeleri not ettikten daha sonra sinemanın misyonuna vurgu yapmak gerek. Eren Bülbül, terörle uğraş problemi ve bilhassa Karadeniz insanı açısından görünümün fotoğrafını çekmesi bakımından önemli. “İyi ki varsın Eren” sloganının lisanlara pelesenk olması, Eren’in şahsının epeyce ötesinde terör problemine karşı sivil duruşun ve yüreğin altının çizilmesi değerli. Eren’e, Ferhat Gedik’e, ailelerine ve daha binlercesine minnet borçluyuz. Eren yeterli ki vardı… Ferhat Gedik yeterli ki vardı. Eren’ler ve Ferhat’lar yeterli ki var…