Yen Şafak muharriri İbrahim Karagül, bugünkü yazısında Taliban’ın Afganistan’ın başşehri Kabil’i kuşatmasını kıymetlendirdi.
Taliban’ın ilerleyişi ile birlikte 2001 yılından bu yana ülkede işgalci pozisyonunda olan ABD ile işbirliği yapanların ‘can derdine’ düştüğünü ve 10 binlerce kişi için artık bu ülkenin inançlı olmadığını yazan Karagül, “Görünüşe bakılırsa Afganistan’da Taliban’ın karşısında duracak hiç bir güç kalmadı. esasen kimse direnmedi de. Vilayet merkezleri aslında savaş olmadan el değiştirdi. ABD’nin kurduğu ordu boş çıktı. hiç bir yerde direnmedi. Kitleler halinde üslerini Taliban’a terk etti. Askeri mühimmat ve silahlar Taliban’a teslim edildi” dedi.
ABD, İngiltere, Hollanda, Norveç, İsveç üzere Batılı ülkelerin panik halinde elçiliklerini boşaltığını söz eden Karagül, bu ülkelerin artık Afganistan’da tutunmalarının mümkün olmadığını, Taliban’ın eskisinden daha kuvvetli geri döndüğünü yazdı.
Afganistan’da Sovyetler’den daha sonra ABD’nin de kaybettiğini kaydeden Karagül, “Şimdi oyun bir daha kuruluyor. Rusya, Çin, Hindistan, ABD, İngiltere, Türkiye, Pakistan, İran bu oyunda yerini alacak. Lakin ABD ve Avrupa’nın uzunca bir süre Afganistan’da bir tesir kuramayacağı artık bir gerçek” diye yazdı.
“Afgan mülteciler” probleminin büsbütün güç çabası ile alakalı olduğunu söyleyen Karagül yazısına özetle şu biçimde devam etti:
“Hem ‘Suriyeli mülteci’ hem ‘Afgan mülteci’ probleminde İran’a dikkat çekmek istiyorum. Her ikisi de Türkiye ortasındaki İran uzantıları üzerinden provoke ediliyor, yönetiliyor. Türkiye’yi Suriye ve Afganistan’da zora sokup, elini kolunu bağlama gayesi taşıyor.
Bu haliyle İran, Suriye’de yürüttüğü ‘Türkiye ile dolaylı savaş’ stratejisini (ki bunu Halep’te gördük) Afganistan’da da başlatıyor olabilir. Hatta kaos daha da artarsa İran’ın Afganistan içlerine müdahil olacağını düşünüyorum.
Ne yazık ki; Afganistan ve Orta Asya’daki yakınlığımızı Türkiye ortasından vuruyorlar. Kimi siyasi partiler, içerideki İran ögeleri bunu bir iç güvenlik sorununa, bir siyasi istikrarsızlığa dönüştürebiliyor. Buna hayli acil bir tedbir alınması lazım.
Suriyeli ve Afgan mülteci sorunu konusunda kamuoyu acil aydınlatılmalı ve bu istikamette tedbirler alınmalı. Bir büyük hesabın daha içeriden durdurulmasına müsaade verilmemeli.”
Yazının tamamını okumak için
Taliban’ın ilerleyişi ile birlikte 2001 yılından bu yana ülkede işgalci pozisyonunda olan ABD ile işbirliği yapanların ‘can derdine’ düştüğünü ve 10 binlerce kişi için artık bu ülkenin inançlı olmadığını yazan Karagül, “Görünüşe bakılırsa Afganistan’da Taliban’ın karşısında duracak hiç bir güç kalmadı. esasen kimse direnmedi de. Vilayet merkezleri aslında savaş olmadan el değiştirdi. ABD’nin kurduğu ordu boş çıktı. hiç bir yerde direnmedi. Kitleler halinde üslerini Taliban’a terk etti. Askeri mühimmat ve silahlar Taliban’a teslim edildi” dedi.
ABD, İngiltere, Hollanda, Norveç, İsveç üzere Batılı ülkelerin panik halinde elçiliklerini boşaltığını söz eden Karagül, bu ülkelerin artık Afganistan’da tutunmalarının mümkün olmadığını, Taliban’ın eskisinden daha kuvvetli geri döndüğünü yazdı.
Afganistan’da Sovyetler’den daha sonra ABD’nin de kaybettiğini kaydeden Karagül, “Şimdi oyun bir daha kuruluyor. Rusya, Çin, Hindistan, ABD, İngiltere, Türkiye, Pakistan, İran bu oyunda yerini alacak. Lakin ABD ve Avrupa’nın uzunca bir süre Afganistan’da bir tesir kuramayacağı artık bir gerçek” diye yazdı.
“Afgan mülteciler” probleminin büsbütün güç çabası ile alakalı olduğunu söyleyen Karagül yazısına özetle şu biçimde devam etti:
“Hem ‘Suriyeli mülteci’ hem ‘Afgan mülteci’ probleminde İran’a dikkat çekmek istiyorum. Her ikisi de Türkiye ortasındaki İran uzantıları üzerinden provoke ediliyor, yönetiliyor. Türkiye’yi Suriye ve Afganistan’da zora sokup, elini kolunu bağlama gayesi taşıyor.
Bu haliyle İran, Suriye’de yürüttüğü ‘Türkiye ile dolaylı savaş’ stratejisini (ki bunu Halep’te gördük) Afganistan’da da başlatıyor olabilir. Hatta kaos daha da artarsa İran’ın Afganistan içlerine müdahil olacağını düşünüyorum.
Ne yazık ki; Afganistan ve Orta Asya’daki yakınlığımızı Türkiye ortasından vuruyorlar. Kimi siyasi partiler, içerideki İran ögeleri bunu bir iç güvenlik sorununa, bir siyasi istikrarsızlığa dönüştürebiliyor. Buna hayli acil bir tedbir alınması lazım.
Suriyeli ve Afgan mülteci sorunu konusunda kamuoyu acil aydınlatılmalı ve bu istikamette tedbirler alınmalı. Bir büyük hesabın daha içeriden durdurulmasına müsaade verilmemeli.”
Yazının tamamını okumak için