Mukataa nedir tarihte ?

Ilay

Genel Mod
Global Mod
Mukataa Nedir Tarihte? Güç, Servet ve Eşitsizlik Üzerine Sosyal Bir Okuma

Merhaba dostlar,

Bugün forumda genellikle tarih başlıklarının ötesine geçmek istediğim bir konuyu paylaşmak istiyorum: Mukataa sistemi. İlk bakışta sadece Osmanlı maliyesine dair bir terim gibi görünse de, aslında o sistemin ardında toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk ve iktidar ilişkilerinin izleri saklı.

Bu yazı, “kim vergi toplardı, kimden alınırdı, kim hiç söz sahibi değildi?” sorularını sorarak, tarihin arka planındaki görünmeyen eşitsizlikleri anlamaya çalışan bir deneme.

---

Mukataa Nedir? Yalnızca Vergi Sistemi mi, Yoksa Gücün Devri mi?

Mukataa, Osmanlı Devleti’nde devlet gelirlerinin belirli bir bedel karşılığında kişi veya gruplara devredildiği bir mali sistemdi. Yani devlet, bir bölgenin veya üretim alanının vergi gelirini, belirli bir “mukataa bedeli” ödeyen kişiye verirdi. O kişi — genellikle zengin bir tüccar, askeri sınıftan bir yönetici ya da saray çevresine yakın biri — vergiyi toplar, elde ettiği kârın bir kısmını kendine alır, kalanını devlete gönderirdi.

Bu sistem, yüzeyde devletin mali istikrarını sağlıyormuş gibi görünse de, gerçekte ekonomik gücü merkezden çevreye kaydıran, hatta yeni bir elit tabaka yaratan bir düzen haline geldi. Mukataa sahipleri, sadece ekonomik değil, sosyal bir güç odağı hâline geldi. Bu güç, alt sınıflar üzerinde baskı yaratırken, “toprak kimin, emek kimin?” sorusunu da derinleştirdi.

---

Toplumsal Sınıflar Arasında Mukataa: Kim Kazandı, Kim Kaybetti?

Mukataa sistemi, görünüşte herkesin içinde bulunduğu bir ekonomik düzen gibi anlatılır. Ancak sistemin kazananları ve kaybedenleri, sınıfsal çizgilerle net şekilde ayrılmıştı.

- Kazananlar: Saraya yakın erkekler, askeri sınıf mensupları, yüksek gelirli gayrimüslim tüccarlar.

- Kaybedenler: Köylüler, üreticiler, kadın emeğiyle geçinen haneler, taşra halkı.

Özellikle Anadolu ve Rumeli köylerinde yaşayan köylüler, mukataa sahiplerinin “rant” baskısı altında üretim yapıyordu. Devletin gözünde köylü sadece “gelir kaynağı”ydı. Kadınların bu sistemdeki görünmez emeği ise tarihin satır aralarına sıkıştı. Tarlada çalışıyor, iplik eğiriyor, evde üretimi sürdürüyor ama hiçbir resmî kayıtta adı geçmiyordu.

Bugün ekonomik eşitsizliklerden söz ederken bu tarihsel sessizliği hatırlamak, geçmişin bugüne uzanan etkilerini anlamak açısından çok kıymetli.

---

Kadınların Mukataa Düzenindeki Görünmez Emeği

Osmanlı’da kadınların mülkiyet hakkı sınırlıydı ama tamamen yok değildi. Bazı kadınlar — özellikle şehirli, varlıklı sınıftan olanlar — vakıf veya mukataa gelirlerine ortak olabiliyordu. Arşivlerde bu tür örnekler var. Örneğin 17. yüzyılda İstanbul’da yaşayan bir Müslüman kadının, kervansaray gelirlerinden pay aldığı belgelenmiş.

Ancak bu örnekler istisnaydı.

Kadınların büyük çoğunluğu, özellikle köylü kadınlar, mukataa sisteminin en alt halkasında, görünmeyen emek gücü olarak varlık gösterdi.

Toprağı eken, yemeği pişiren, çocuk yetiştiren ama resmi düzende “vergi yükümlüsü” olarak dahi görülmeyen kadınlar…

Bu durum bize sadece ekonomik değil, toplumsal cinsiyet temelli bir görünmezlik biçimini de gösteriyor.

Empatik bir bakışla düşündüğümüzde, tarih boyunca kadınların üretim zincirinde aktif olduğu ama toplumsal değer sistemlerinin bunu görmezden geldiği gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor.

Bu yüzden “mukataa”yı yalnızca vergi sistemi değil, kadın emeğinin tarihsel sessizliğinin sembolü olarak da okumak mümkün.

---

Erkeklerin Stratejik Rolü: Güç, Koruma ve Kontrol Arasında

Erkekler mukataa sisteminde genellikle karar verici konumdaydı. Ancak bu mutlak bir “güç” hikâyesi değildi. Devletin vergi hedeflerini karşılamak, bölgesel huzuru sağlamak, üretimi sürdürmek gibi büyük bir yük omuzlarındaydı.

Birçok erkek, özellikle taşrada görev alan mültezimler (vergi toplayıcılar), hem halkın hem de merkezin baskısı altında kalıyordu.

Bu durumda erkeklerin “çözüm odaklı” davranışları, sadece çıkar değil, hayatta kalma stratejisi olarak da okunabilir.

Bazı mültezimler köylüyle uzlaşarak, bazısı ise sert yöntemlerle sistemin devamını sağlamaya çalıştı.

Dolayısıyla erkeklerin bu düzende sadece baskıcı değil, ara bulucu roller üstlendiğini de görmek gerekiyor.

Toplumsal cinsiyetin tarih boyunca nasıl rol biçtiğini anlamak için bu çok katmanlılığı göz ardı etmemeliyiz.

---

Irk, Din ve Ayrıcalık: Osmanlı’nın Sessiz Hiyerarşisi

Mukataa gelirlerinden yararlanan grupların etnik ve dini kimlikleri de sosyal hiyerarşinin önemli bir parçasıydı.

Gayrimüslim tüccarlar — özellikle Rum, Ermeni ve Yahudi toplulukları — ekonomik ağlarda etkin konumdaydı. Devlet, onların ticaret becerilerini sistemin devamı için kullandı; karşılığında belirli ayrıcalıklar tanıdı.

Ancak aynı zamanda bu durum, “biz” ve “öteki” ayrımını da besledi.

Toplumun alt tabakalarında yer alan Müslüman köylüler, ekonomik gücü elinde bulunduran gayrimüslim elitlere karşı bir huzursuzluk hissediyordu.

Bu durum, Osmanlı’nın son dönemlerinde sınıf temelli gerilimlerin yanı sıra kimlik temelli çatışmaların da zeminini hazırladı.

Bugün ekonomik eşitsizliklerle kimlik siyasetinin nasıl iç içe geçtiğini konuşurken, o dönemin mukataa sistemi bize önemli bir tarihsel ayna sunuyor.

---

Sosyal Eşitsizliklerin Kalıcılığı: Geçmişin İzleri Bugünün Düzeninde

Mukataa sistemi 19. yüzyılın başında yerini modern vergi sistemlerine bıraktı. Ancak onun mirası — sınıfsal ayrıcalık, emek sömürüsü, toplumsal cinsiyet eşitsizliği — farklı biçimlerde yaşamaya devam etti.

Bugün finansal gücün belirli ellerde toplanması, görünmeyen kadın emeği, bölgesel gelir farkları gibi konulara baktığımızda; mukataa sisteminin ruhunun hâlâ ekonomik yapılarımızda varlığını sürdürdüğünü görmek mümkün.

Belki de tarih, sadece geçmişi değil, bugünü de açıklayan bir toplumsal hafızadır.

---

Tartışmaya Açık Sorular

- Sizce ekonomik gücün belirli ellerde toplanması, bugünün dünyasında hâlâ bir “modern mukataa” sistemi midir?

- Kadın emeği neden yüzyıllardır ekonomik sistemlerin görünmeyen kısmı olarak kalıyor?

- Toplumsal cinsiyet rolleri, ekonomik yapılarla nasıl yeniden üretiliyor olabilir?

- Tarihi sadece “krallar ve savaşlar” üzerinden değil, emek ve eşitsizlikler üzerinden okumak sizce neleri değiştirir?

---

Sonuç: Tarihi Adaletle Hatırlamak

Mukataa sistemi bize sadece bir dönemin mali yapısını değil, toplumun güç dengelerini de anlatıyor.

Kim karar veriyordu, kim çalışıyor ama görülmüyordu, kim sesini çıkaramıyordu?

Bu sorular sadece geçmişi değil, bugünü de ilgilendiriyor.

Tarihi adaletle hatırlamak, onu eleştirmekten değil, anlamaktan geçiyor.

Belki de en büyük ders şu:

Bir toplumun gücü, gelirleri kim topladığıyla değil, emeği kimlerin görünür kıldığıyla ölçülür.
 
Üst